Kıbrıs

Fikri Toros: 'İki devletlilik kaybettiriyor' – Özdemir Berova: 'Federasyon fikri tükendi'

CTP Milletvekili Fikri Toros müzakerelerde kaydedilen ilerlemenin korunması için aşamalı güvenlik mekanizmaları önerdi. UBP Milletvekili ve Maliye Bakanı Özdemir Berova hayalcilik üzerinden yapılacak olan her türlü temasın makul olmayacağını belirtti

Cumhuriyet Meclisi’nde 20 Mayıs 2025 tarihli birleşiminde Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Girne Milletvekili Fikri Toros, dış gelişmeler konulu güncel bir konuşma yaptı. 

Küresel çapta yaşanan gelişmelerin Kıbrıs’a etkilerini kapsamlı şekilde değerlendiren Toros, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik yapılması gerekenlere ilişkin net mesajlar verdi.

Türkiye-ABD ilişkileri, İsrail-Gazze ve Ukrayna-Rusya savaşları ışığında değerlendirme yaptı

Konuşmasına güncel uluslararası ilişkileri değerlendirerek başlayan Toros, küresel boyutta Kıbrıs’ı etkileyen gelişmelere dikkat çekti.

Bu gelişmeleri şöyle sıraladı: “Kıbrıs'ımızı doğrudan ve dolaylı olarak etkilemekte olan baş döndürücü küresel gelişmelerle karşı karşıyayız. Bir taraftan Türkiye'yle Amerika Birleşik Devletleri arasında gerek Ukrayna-Rusya arasındaki barış görüşmeleri, gerekse İsrail-Gazze arasındaki yeni gelişmeler, gerekse Suriye'de yeni yönetimin oluşturmakta olduğu gelişmeler ve Türkiye'yle İsrail'in karşı karşıya gelmesi, gerekse Amerika Birleşik Devletleri'nin Doğu Akdeniz'de güvenlik ve enerji odağındaki ilgisinin artması ve en önemlisi Amerikan Senatosu'ndan Amerikan Başkanı Trump'a yapılan Kıbrıs çağrısı.”

AB, Çin'in ticaret hegemonyasını önlemek üzere Orta Asya devletleri ile anlaşma yaptı

Avrupa Birliği ile Orta Asya ülkeleri arasındaki yeni ticari ve enerji anlaşmalarına da değinen Toros, Çin’in ticari hegemonyasına karşı geliştirilen stratejilerde Kıbrıs’ın adının geçtiğini belirtti.

“Avrupa Birliği'yle Orta Asya devletleri arasında birtakım ticari ekonomik ve doğal kaynaklar menfaatleri içeren diğer taraftan da Çin'in ticaret hegemonyasını önlemeye yönelik yapılan anlaşmada Kıbrıs'la ilgili iki önemli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına yapılan atıf ve bunu takiben bu devletlerin üç tanesinin Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yapmış olduğu büyükelçi atamalarının önem arz ettiğini” kaydetti.

Holguin’in kapsamlı bir çözüm süreci kurgulamayı hedeflediği bilgisi var

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in Kıbrıs’a gerçekleştireceği ziyaretin önemine değinen Toros, sürecin yeniden canlandırılabilmesi için tüm taraflara çağrıda bulundu:

“Holguin'in kapsayıcı bir süreç kurgulama için çaba göstereceği bilgileri vardır. Bilinmelidir ki eğer kapsayıcı bir süreç az önce saydığım dış gelişmeler çerçevesinde bir zaruriyetse ve bu çabalar bir sonuç hedefliyorsa, tüm tarafların geniş çaplı bir uzlaşı kültürünü sergilemesi şart olacaktır.” dedi.

Kapsamlı çözüm için siyasi anlaşmaya ve AB gündemine odaklanılması gerekiyor

Toros, Birleşmiş Milletler sürecinin ilerlemesi için kapsamlı çözüm hedefli bir siyasi anlaşma ve Avrupa Birliği gündemine odaklanılması gerektiğini vurguladı:

“Kapsamlı çözüm için geri dönüşü olmayan bir siyasi anlaşma çerçevesinde Avrupa Birliği gündemi ve enerjiyle bağlantılı olarak Kıbrıs Barış Tesisi sürecinin yeniden başlatılması şeklinde tanımlanmalıdır.” dedi.

Türkiye için Avrupa Birliği üyeliği hedefinde teşvik olmadan diplomatik girişimler hayli sınırlı olacaktır

Toros ayrıca “Türkiye için Avrupa Birliği üyeliği hedefi doğrultusunda katılım müzakereleri teşviki olmadan yapılacak herhangi bir diplomatik girişimin etkisi hayli sınırlı olacaktır” diyerek AB-Türkiye ilişkisinin önemini ortaya koydu.

AB ile ilişkilerde Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve serbest dolaşım gibi konuların da Kıbrıs süreciyle birlikte yürütülmesi gerekiyor

Toros, AB ile ilişkilerde Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve serbest dolaşım gibi konuların da Kıbrıs süreciyle birlikte yürütülmesi gerektiğini vurguladı ve “Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi ve Türk vatandaşlarının birlik içindeki dolaşımının kolaylaştırılması eş zamanlı olarak Kıbrıs müzakerelerin devamıyla birlikte tüm taraflar için kazan kazan durumu yaratacaktır.” dedi.

Toros’tan sürecin istikrarı için kaydedilen ilerlemenin korunması için güvenlik subapları önerisi

Kapsamlı çözüm hedefine ulaşmanın önündeki riskleri de değerlendiren Toros, başarısızlık durumunda dahi kaydedilen ilerlemenin korunması için aşamalı güvenlik mekanizmalarının devreye girmesi gerektiğini belirtti.

“Bazı aşamalarda ilerlemenin sağlanamaması olasılığına karşı geri dönüşü önleyecek subaplar devreye alınmalıdır. Bu subaplar, Rum liderliği tarafından Türk tarafına güvence verecek şekilde ve AB ile uyumlu olarak tasarlanmalıdır. Söz konusu güvence subapları, süreçteki ilerlemelerle desteklenmeli ve güçlendirilmelidir.

Bu yaklaşım, Birleşmiş Milletler girişiminde yaşanabilecek bir krizi önleyebileceği gibi Kıbrıs Türk toplumunun Avrupa Birliği’ne kademeli entegrasyonunu da öngörecektir. Bu, hem müzakereleri teşvik edecek hem de kapsamlı çözüm başarısız olursa kaydedilen ilerlemeleri koruyacak ve eş zamanlı siyasi iradenin oluşmasına katkı sağlayacaktır.

Kapsayıcılık vaadi ve uzlaşıyı teşvik edeceğine inandığım bu yaklaşım, diyaloğa ve anlaşmaya elverişli bir ortam da yaratacaktır. Kıbrıs’ta oluşacak olan yeni koşulların olası bir çıkmazın kurbanı olmaması sağlanacaktır.” önerisinde bulundu.

Adayları Erhürman’ın liderliğinde yeniden çözüm sürecinin merkezine dönüleceğini ileri sürdü 

Konuşmasının son bölümünde yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimine de değinen Toros, Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin adayı Tufan Erhürman’ın liderliğinde yeniden çözüm sürecinin merkezine dönüleceğini ileri sürdü. Toros, “Sayın Erhürman, dünyanın konuştuğu dili konuşan bir cumhurbaşkanı olarak, Sayın Tatar'ın kaybettiği imajı yeniden restore edecektir” görüşünü savundu.

Son olarak AB tarafından atanan yeni özel temsilci ve Holguin’le yürütülecek müzakerelere dikkat çeken Toros, “tüm taraflar arasında ortak menfaatler odaklı yeni bir yaklaşım sergileneceğini” ifade etti ve konuşmasını şöyle tamamladı:

“Avrupa Birliği’nin geçen hafta atadığı yeni Kıbrıs Özel Temsilcisiyle de aynı şekilde çalışacağız. Yeni süreç, Holguin’in çabalarına destek verirken aynı zamanda Avrupa Birliği müktesebatına uyumlu şekilde yapılandırılacak ve tüm taraflar arasında ortak menfaat odaklı bir yaklaşım sergilenecektir.”


Bakan Özdemir Berova: “Federasyon fikri tükendi”

UBP (Ulusal Birlik Partisi) adına söz alan Maliye Bakanı Özdemir Berova, Fikri Toros’un dış gelişmelere ilişkin değerlendirmelerine yanıt vermeden önce Kıbrıs müzakereleri tarihine atıfla konuşmasına başladı.

“Sayın Fikri Toros dış gelişmelerle ilgili olarak burada bir konuşma yaptı. Benzer konuşmaları daha önce de yaptı. Sayın Dışişleri Bakanımız Tahsin Ertuğruloğlu’nun bu konularla, detaylarla ilgili olarak kendisine buradan net yanıtlar verdiğini biliyorum.” dedi.

Kıbrıs meselesinin çözümüne dair partisel duruşlarını özetleyen Berova, 1968’den bugüne gelişen süreçte federasyon fikrinin tükendiğini savundu:

“Değerli arkadaşlar, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin olarak 1968 yılında – ki benim doğum tarihimdir – o dönemin toplum liderimiz Sayın Rauf Raif Denktaş ve Glafkos Klerides'le federasyon temeli üzerinde görüşmeler yapılmıştır. O dönemin TV kayıtlarında Sayın Kurucu Cumhurbaşkanımızın o alanlarda yaptığı konuşmaları her izlediğimde hâlâ daha tüylerim diken diken izlemekteyim. 2017 yılında Crans Montana süreci çerçevesinde o dönemin Cumhurbaşkanı'nın da açıkça ifade ettiği gibi bir neslin bir daha göremeyecek şekilde federasyonla ilgili olan görüşmeler tarihin derinliğine gömülmüş durumdadır.” diyerek görüşlerini dile getirdi.

“Hayalcilik üzerinden yapılacak olan her türlü temasın makul olmayacağını belirttik”

Berova, Ulusal Birlik Partisi’nin o noktadan sonra çözüm politikasının netleştiğini belirterek şu sözlerle devam etti:

“Kurultayımızda parti tüzüğümüze de işledik. Bundan sonraki süreç içerisinde artık gelinebilecek tek çözümün iki devletlilik ve egemen eşitlik temeli üzerinde kurulabileceğini ve bunun dışında farklı, hayale dayalı, hayalcilik üzerinden yapılacak olan her türlü temasın ise makul olmayacağını, başarılı olmayacağını belirttik.”

“Sayın Tatar’ın seçilmesi halkın iradesinin göstergesidir” 

Berova, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın seçiminin, halkın bu politikaya, iki devletlilik ve egemen eşitlik kampanyasına verdiği desteğin net bir göstergesi olduğunu ifade etti:
“Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar’ın seçilmek suretiyle halkımızın da bu yönde düşüncesini açık ve net olarak ortaya koyduğu bir süreç yaşadık.”

Önümüzdeki seçim dönemine de işaret eden Berova, “Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi de iki devletlilik ve egemen eşitlik politikasının halkımız tarafından bir kez daha teyit edilmesi gereken bir durum olduğunu ifade ediyoruz.” dedi.

“Türkiye ve KKTC’nin iki devletlilik ve egemen eşitlik olarak aynı doğrultuda düşündüğünü Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan açık ve net olarak ifade etmiştir”

Berova, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın da Kıbrıs sorununda iki devletlilik ve egemen eşitlik olarak, Türkiye ve KKTC’nin aynı doğrultuda düşündüğünü açık ve net şekilde ifade ettiğini hatırlattı. UBP’nin de bu politikanın devamı konusunda tavrını koymaya devam edeceğini kaydetti.


Toros: Çözümsüzlük siyaseti Kıbrıslı Türkleri yalnızlaştırdı

Özdemir Berova’nın konuşmasının ardından yeniden söz alan Fikri Toros, çözüm vizyonunu net şekilde dile getirdi. Toros, tarihten ders çıkararak geleceği şekillendirmeyi görev bildiklerini ifade ederek sözlerine şöyle başladı:

“Barış süreçleri uzun solukludur. 1968 yılında başlayan ve 1999 yılına kadar devam eden görüşmelerde Sayın Denktaş'ın ve muhatabı Rum liderlerin yürüttüğü sözde müzakerelerde amaç bir çözüme varmak hiçbir zaman olmadı. Geçmiş deneyimlerden istifade ederek yarını tasarlamak biz seçilmiş kişilerin en başta gelen görevidir.”

“Mülkiyet krizi bardağı taşıran son damla oldu”

Toros, bugünkü siyasi zeminin Kıbrıslı Türklerin lehine çalışmadığını, tersine toplumun zararına işlediğini vurguladı:

“Ersin Bey'in ve ona destek veren Ulusal Birlik Partisi'nin bu egemen, eşit devlet siyasetinin 2020 yılında başlayarak günümüze kadar ne noktaya geldiği malumunuzdur... Şu anda içinde bulunduğumuz mülkiyet krizi ve onun yarattığı olumsuz etkiler de bardağı taşıran son damla olmuştur.”

“Kıbrıslı Türkler tamamen dışlanıyor”

Kıbrıslı Türklerin uluslararası alanda görünmez hale getirildiğini ifade eden Toros, bunun sorumlusunun çözümsüzlük siyasetini destekleyenler olduğunu belirtti:
“Tüm uluslararası gelişmelerden, bölgesel gelişmelerden Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye'nin tamamen dışlanmış olduğundan, birtakım iş birliği projelerinden dışlandığından herhalde haberdarsınız. Siyasetçiler olarak bu çıkmazdan nasıl çıkılabileceği ve nasıl mevcut koşullar çerçevesinde bir çözüme varılacağı yönünde yarını tasarlamaya odaklanmakla sorumluyuz, görevliyiz.”

“Kıbrıs Türk halkı bu siyaseti desteklemiyor”

Toros, kamuoyu yoklamaları ve yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin halkın iradesini net şekilde ortaya koyacağını vurguladı:

“Böyle bir durumu, yani sizin desteklediğiniz bu çözümsüzlük siyasetini Kıbrıs Türk halkı desteklemez. Her gün yapılan kamuoyu yoklamalarında ortaya koymaktadır. Ve Ekim ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de adeta bir referanduma gidercesine iradesini ortaya koyacaktır.”

“İki devletliliğe dayalı sözde çözüm siyasetini gözden geçirmenizin zamanı gelmiştir” 

Fikri Toros, konuşmasının sonunda hükümetin egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm vizyonunun sadece statükoyu uzattığını ve Kıbrıslı Türkleri daha da izole ettiğini şu sözlerle dile getirdi:

“Sizin de dünyanın hiçbir ülkesinin kabul edemeyeceği bu egemen eşitliğe, iki devletliliğe dayalı sözde çözüm siyasetini gözden geçirmenizin zamanı gelmiştir diye düşünüyorum. Aksi takdirde bu siyaset üzerine bina ettiğiniz her strateji, Kıbrıslı Türklerin şu anda görmekte olduğu zararı çok boyutlu bir hale getirecektir ve arttıracaktır.”

Toros, sözlerini “Bunu buradan dile getirmek ve sizleri uyarmayı gerekli gördüm.” diyerek tamamladı.

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın