Dünya

AİHM kararına Türkiye’nin AİHM yargıcı Saadet Yüksel'den muhalif görüş...

HDP eski eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkin bir yardım alamadıkları gerekçesiyle yaptığı başvuruyu karara bağlayan AİHM, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal ettiğine hükmetti.

Edirne’de tutuklu bulunan  HDP (Halkların Demokratik Partisi) eski eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş ve Koceli’nde tutuklu bulunan Figen Yüksekdağ'ın ‘cezaevi yetkililerinin avukatlarıyla yaptıkları görüşmeleri izlemesi ve avukatlarıyla aralarında değiş tokuş edilen belgelere el konulması nedeniyle tutukluluklarına itiraz etmek için etkin bir hukuki yardım alamadıkları’ yönündeki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne Türkiye aleyhine yaptıkları şikâyet hakkındaki karar bugün yayımlandı.

AİHM, Türkiye'nin ‘İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme' olarak adlandırılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesinin 4. fıkrasını ihlal ettiğine hükmetti. 

Kararda, Türkiye’de 15 Temmuz 2016’yı 16 Temmuz’a bağlayan gece, FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirilen askeri darbe girişiminden sonra 21 Temmuz 2016 tarihinden başlayarak doksan gün süreyle olağanüstü hal ilan edildiğine ve OHAL’in bir dizi uzatmadan sonra 19 Temmuz 2018 tarihinde sona erdiği hatırlatılarak, iki tutuklunun da 4 Kasım 2016 tarihinde HDP’ye ve 12 milletvekiline yönelik güvenlik güçlerinin yaptığı operasyonlar sırasına göz altına alındığı kaydedildi.

Demirtaş'ın ve Yüksekdağ'ın itirazları önce Diyabarkır Sulh Ceza Hakimlikleri; ardından Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmişti

Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesi ile, Ceza Kanunu'nun IV. Bölümünün 5, 6 ve 7. bölümlerinde belirtilen suçlardan ve 12 Nisan 1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlardan hüküm giymiş kişilerle yapılan görüşmelerin Başsavcılığın talebi ve icra hakiminin kararı ile üç ay süreyle ses veya görüntü formatında kaydedilebileceği; bir memurun, hükümlü kişinin görüşmeyi denetlemek için avukatıyla görüşmesi sırasında hazır bulunabileceği; hükümlü ile avukatı arasında değiş tokuş edilen belge veya belge ve dosyaların kopyaları ile konuşmalarına ilişkin tuttukları kayıtlara el konulabileceği; veya bu görüşmelerin gün ve saatlerinin sınırlı olabileceğine dayanarak, iki tutuklunun avukatlarıyla görüşmelerindeki gizlilik ilkesine aykırı davranıldığı iddiasıyla açtıkları davaların reddedildiği kaydedildi.

Buna göre, Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hakimliği'nin 29 Kasım 2016 tarihli kararıyla, Selahattin Demirtaş tarafından yapılan temyiz başvurusunun,15 Kasım 2016 tarihli kararın usule ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddedildiği, 5 Aralık 2016 tarihinde ise Diyarbakır Sulh Ceza Hâkimliği'nin, başvuran Figen Yüksekdağ Şenoğlu tarafından açılan davayı aynı gerekçeyle reddettiği belirtildi.

AİHM, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz süreçleriyle ilgili 'hak ihlaline' uğradıkları kararına vardı

Demirtaş ve Yüksekdağ’ın sırasıyla 2 Ocak 2017 ve 3 Ocak 2017 tarihlerinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel olarak şikâyette bulundukları, avukatlarıyla yaptıkları görüşmelerin kayıt altına alınmasının, kendileriyle yaptıkları görüşmeler sırasında bir yetkilinin bulunmasının ve belge alışverişinin yasaklanmasıyla kararlara etkili bir şekilde itiraz etmelerini engellediğini ve tutukluluk sürelerine devam edildiğini iddia ettikleri kaydedildi. 

Anayasa Mahkemesi’nin, 9 Temmuz 2020 tarihinde ve 30 Eylül 2020 tarihinde verilen iki kararla, başvurucuların Anayasa'nın 19. maddesinin 8. fıkrası ile güvence altına alınan (Avarupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesinin 4. fıkrasına tekabül eden) ve savaş, genel seferberlik, kuşatma veya olağanüstü hal gibi durumlarda temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının durdurulmasını öngören 15. maddesi ile bağlantılı olarak özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edilmediğine karar verdiği ifade edildi. 

AİHM, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz süreçleriyle ilgili 'hak ihlaline' uğradıkları kararına vardı.

Türkiye'den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıcı olarak görev yapan Saadet Yüksel’in muhalif görüşü kararın altında yayımlandı

Kararın altında 2 Temmuz 2019 tarihinden beri Türkiye'den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıcı olarak görev yapan Saadet Yüksel’in neden karara katılmadığını kaleme aldığı muhalif görüşü yayımlandı.

Yüksel, AİHM’in çoğunluk kararına saygılı olmakla birlikte, “Avruap İnsan Hakları Sözleşemesi'nin 5'inci maddesinin 4'üncü fıkrasının ihlal edildiğine dair tespitine katılamadığı”nı, “Anayasa Mahkemesi'nin güvencelerin varlığına ve olağanüstü halin değerlendirilmesi ve Sözleşme'nin 15. maddesi uyarınca derogasyona ilişkin kararından sapmak için hiçbir neden göremediği”ni, “Başvuranların terör suçlarından dolayı tutuklu bulunmalarının Anayasa Mahkemesi'nin incelemesinde önemli bir faktör olduğunun gözlemlenebileceği”ni, "Anayasa Mahkemesi'nin analizinin, davanın istisnai koşullarını, özellikle de olağanüstü hali ve darbeyi izleyen terör eylemlerinin sayısındaki artışın birlikte dikkate aldığı"nı kaydetti.

Türkiye'de Anayasa Mahkemesi, Demirtaş’ın tutukluğunun devamıyla Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti

Türkiye’de Anayasa Mahkemesi daha önce, 19 Haziran 2020'de Selahattin Dermirtaş’ın ‘tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesi’ yönündeki başvurusuna ilişkin aldığı bir kararla, "başvurucu hakkında verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin ilgili ve yeterli olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir" diyerek, Demirtaş’ın tutukluğunun devamıyla Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti.

Kaynaklar: AİHMT.C Anayasa Mahkemesi

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın