Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, bir İngiliz podcast programında yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ın 2026 Nisan ayında Körfez ülkeleri ve Hindistan gibi daha geniş bölgeden ülkelerin katılımıyla bir Avrupa Birliği Konseyi toplantısına ev sahipliği yapmayı planladığını ve bu bağlamda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a davet göndereceklerini söyledi.
‘The Rest is Politics’ adlı programda konuşan Hristodulidis, konsey toplantısının, güney Kıbrıs'ın gelecek yılın ilk yarısında AB dönem başkanlığını üstlenmesi kapsamında 23 Nisan 2026'da yapılmasının planlandığını belirtti.
Hristodulidis, "Türkiye Cumhurbaşkanı'nı davet edeceğiz; tıpkı tüm liderleri davet edeceğimiz gibi" dedi.
Podcast'in sunucuları eski İngiliz siyasetçiler Alastair Campbell ve Rory Stewart, AB'nin bölgedeki sınırlı varlığına dikkat çekti.
Hristodulidis de aynı fikirde olduğunu belirterek, güney Kıbrıs'ın dönem başkanlığının amacının AB'yi komşu bölgelere daha da yakınlaştırmak olduğunu söyledi.
Hristodulidis ayrıca Güneydoğu Akdeniz'in bir dizi zorlukla karşı karşıya olduğunu belirterek, AB'nin Orta Doğu'da daha aktif rol oynamadan jeostratejik bir rol üstlenemeyeceğini kaydetti.
"AB'nin müdahalesinden memnun değiliz, daha çok şey yapılabilir" dedi.
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı güney Lefkoşa'da pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Bölgede bulunan bir AB üye devleti olarak bu sorumluluğu başkanlığımız aracılığıyla üstleniyoruz ve planlarımız arasında bölgedeki liderlerin katılımıyla gayriresmi bir Konsey toplantısı düzenlemek de yer alıyor. Erdoğan’a davet konusunu sordular; ben de elbette, Kıbrıs Cumhuriyeti açısından bir sorun olmadığını söyledim.” şeklinde konuştu.
“Coğrafyayı değiştiremezsiniz. Türkiye her zaman komşu bir devlet olacaktır”
Ve ekledi: “Coğrafyayı değiştiremezsiniz. Türkiye her zaman komşu bir devlet olarak kalacaktır […] Türkiye’nin AB’ye yakın olmasını istiyoruz ve ilerlemek yalnızca Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesine bağlıdır.”
Bu bağlamda Hristodulidis, “Erdoğan, bölgedeki gelişmeleri görüşmek üzere bu Konsey'e, tekrar ediyorum Kıbrıs Cumhuriyeti'nin girişimiyle davet edilecek.” ifadelerini kullandı.
Haberin tamamını Cyprus Mail’den okuyabilirsiniz.
"Türkiye, ancak siyasi çözümden elde edeceği fayda, mevcut durumdan elde ettiği faydadan daha büyük olursa bu sorunu çözmeyi düşünecektir”
Hristodulidis'in yayın sırasında Kıbrıs sorununun çözümü ve Türkiye hakkındaki bazı sorulara vediği cevaplar Mikro-Makro'nun çevirisi ile şöyle:
►“Uluslararası toplum, Ukrayna'daki Rus işgalini çok haklı biçimde eleştiriyor. Peki neden aynı eleştiriler Türkiye’nin Kıbrıs’taki eylemleri için yapılmıyor? Çünkü günümüzde uluslararası hukuk, günün sonunda o hukuku yorumlayan ülkenin gücüne göre şekilleniyor. Ne yazık ki gerçek bu.”
►"Türkiye’ye ‘Kıbrıs’tan çık’ demek için bir ordum yok. Dolayısıyla elimdeki en önemli araç hukuk. Bu yüzden uluslararası hukuku açıkça savunuyorum.”
►"Naif değilim.Türkiye’nin Kıbrıs’taki 'işgalin' yasa dışılığını kabul edip ‘özür dileriz, çıkıyoruz’ demesini beklemiyorum. Dünya artık anarşik bir düzen içinde. Türkiye, ancak siyasi çözümden elde edeceği fayda, mevcut durumdan elde ettiği faydadan daha büyük olursa bu sorunu çözmeyi düşünecektir.”
►Soru: “Yakın zamanda Erdoğan ile bir görüşmeniz oldu. Kişisel ilişkiniz hakkında ne söyleyebilirsiniz? Bu ilişkiyi geliştirmek mümkün mü? Ve Erdoğan hakkında fazla olumlu konuşmanızın size siyasi risk yaratabileceğini düşünüyor musunuz?”
Hristodulidis: “Bir değişime tanık oldum, bunu itiraf etmeliyim. Geçmişte, hatta uluslararası platformlarda bile Türk yetkililere yaklaşmak, bırakın konuşmayı, sadece temas kurmak bile imkânsızdı. Sayın Erdoğan’la Arnavutluk’ta düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (EPC) toplantısında görüştüm. Kendisine ilk mesajım şuydu: ‘Oturup konuşmalıyız.’ Biz, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne daha yakın olmasını destekliyoruz. Türkiye için büyük önem taşıyan Gümrük Birliği konusunu konuşmaya hazırız. Yine aynı şekilde, vize serbestisi meselesini de ele almaya açığız. Ama birlikte konuşmaya başlamamız gerekiyor.”
"Bugün birçok ülke, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı duruşunu perdelemek için Kıbrıs’ı bahane olarak kullanıyor"
►Soru: “Yani Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılmasını gerçekten ister misiniz?”
Hristodulidis: “Elbette isterim. Ama şunu da çok iyi biliyorum: Bugün birçok ülke, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı duruşunu perdelemek için Kıbrıs’ı bahane olarak kullanıyor.”
‘Donmuş çatışma’ diye bir şey yoktur. Gazze’de ya da Ukrayna’da olanlara bakın; durum bir günde tamamen değişebilir. Ülkem, Kıbrıs sorunu çözülmeden tam potansiyeline ulaşamaz"
►“2017’deki son müzakere sürecinde Kıbrıs sorununun çözümüne çok yaklaşmıştık.”
Soru: "Gerçekten çözülmesini istediniz mi?"
“Elbette istedim, çünkü mevcut statüko son derece tehlikeli. ‘Donmuş çatışma’ diye bir şey yoktur. Gazze’de ya da Ukrayna’da olanlara bakın; durum bir günde tamamen değişebilir. Ülkem, Kıbrıs sorunu çözülmeden tam potansiyeline ulaşamaz. Kıbrıs’ın uluslararası alanda Türkiye ile tek başına mücadele etmesi kolay değil. Mesela Türk pazarına erişimimiz yok; Kıbrıs bayrağı taşıyan gemiler Türk limanlarına yanaşamıyor. Şimdi bu sorunun çözümüyle birlikte ortaya çıkabilecek olumlu gelişmeleri hayal edin. Sadece bizim için değil, Türkiye için de pek çok fayda olur. Gerçek anlamda bir ‘kazan-kazan’ durumu oluşabilir. Avrupa Birliği bağlamında da bakarsak, şu anda müzakere masasında konuştuğumuz birçok konunun çözümü zaten Avrupa Birliği içinde mevcut. Hem Kıbrıslı Rumlar hem de Kıbrıslı Türkler için en güçlü güvence, Avrupa Birliği üyesi olmaktır.”
"2013’te bankalarımızın büyük hissedarları Ruslardı. Bugün Amerikalılar"
►“Kıbrıs’ın yolsuzlukla ilgili küresel imajı ciddi şekilde zedelenmişti. ‘Altın pasaport’ skandalı hâlâ hatırlanıyor. Rus parasının etkisi hâlen devam ediyor mu?” şeklindeki soruya, Hristodulidis şu yanıtı verdi: “Evet, geçmişte çok ciddi hatalar yaptık. Cumhurbaşkanı seçildiğimde uluslararası medyada yolsuzlukla anılan haberler yayımlandı. Bunun üzerine ABD’ye gidip FBI’dan yardım talep ettim. Kıbrıs’la bağı olmayan tarafsız bir ekip istedim. Hemen kabul ettiler. Geldiler, tüm dosyaları taradılar, biz de temizledik. Şimdi ülkemizi uluslararası arenada yeniden tanıtıyoruz. ABD’ye, New York’a, Teksas’a, Silikon Vadisi’ne gittim. 2013’te bankalarımızın büyük hissedarları Ruslardı. Bugün Amerikalılar. Bunu siz de kontrol edebilirsiniz.”
Yorumunuz