Dünya

AP seçimleri: Radikal sağ Fransa ve İtalya'da birinci; Almanya'da ikinci sırada

Radikal sağ 27 ülkeden oluşan AB’nin en büyük ve en önemli üç ülkesinde Fransa ve İtalya'da birinciliğe, Almanya'da ise ikinci sıraya yerleşti.

Merkez sağ ve aşırı sağ partiler, pazar günü yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde nüfus olarak en kalabalık, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve Polonya gibi ülkelerinde oylarını artırdı. 

Radikal sağ 27 ülkeden oluşan AB’nin en büyük ve en önemli üç ülkesinde Fransa ve İtalya'da birinci, Almanya'da ise ikinci sıraya yerleşti.

Aşırı sağ, Macaristan'da oylarını düşürmekle birlikte seçimlerin kazananı oldu ve Hollanda'da da Avrupa Parlamentosu sandalyeleri açısından birinci oldu. 

Fransa aşırı sağın zaferinden sonra erken seçime gidiyor

Fransa’da, aşırı sağcı Ulusal Cephe seçimi öyle ezici bir zaferle kazandı ki liberal Başkan Emmanuel Macron Fransa parlamentosunu feshetti ve beklenmedik şekilde erken seçim çağrısında bulundu. Sonuçlar Ulusal Cephe’nin oyların yüzde 31,47'sini aldığını, Macron’un partisinin iki katından fazla oy elde ettiğini gösteriyor.

Ulusal Cephe’nin Marine Le Pen destekli başkanı Jordan Bardella, Paris'te yaptığı konuşmada, "Cumhuriyetin Başkanı, Fransa halkının bu akşam gönderdiği mesaja sağır kalamaz" dedi.

Alman Yeşilleri yüzde 8,5 oy kaybetti, aşırı sağdaki AfD ikinci parti oldu

Almanya'da merkez sağ rahat bir zafere doğru ilerlese de, aşırı sağdaki Almanya İçin Alternatif (AfD) %16'dan fazla oy alarak ikinci sırada yer alıyor.

Fransa, Almanya ve Avusturya’da aşırı sağın yükselmesinin yanı sıra Alman Yeşilleri, seçimlerin en büyük kaybedeni oldu. Yeşiller 8,5 puanlık düşüşle yüzde 12'ye geriledi. Yeşiller'in seçmenler tarafından, CO2 emisyonlarını azaltma politikalarının maliyeti nedeniyle cezalandırıldı.

İskandinav ülkelerinde ise tam tersi bir sonuç çıktı: Sol ve çevreciler ilerliyor, aşırı sağ geriliyor

Avrupa'daki küresel eğilimin aksine, İskandinav ülkelerinde Avrupa seçimlerinde sol ve çevreci partiler zemin kazanırken, aşırı sağ geriliyor.

İsveç'te Sosyal Demokratlar yüzde 25,1 ile Başbakan Ulf Kristersson'un ılımlılarının (%17,4) önünde birinci sırada yer alıyor. Yeşiller oyların 2,1 puanlık artışla yüzde 13,7'sini alarak bir atılım yaparak üçüncü sıraya yerleşti.

Hükümeti destekleyen aşırı sağ parti İsveç Demokratları, oyların yüzde 90'ından fazlasının sayılmasının ardından tarihindeki ilk düşüşü (-2,1 puanla yüzde 13,2'ye) bir seçimde kaydetti. Ilımlı Parti'nin önüne geçmeyi uman göçmen karşıtı parti başarısız oldu ve hatta dördüncü sıraya yerleşti.
Sol Parti ise +4,3 puanla oylarını %11,1'e çıkararak ilerleme kaydediyor.

Finlandiya'da Sol İttifak partisi, resmi sonuçlara göre 2019'a göre dört puan daha fazla olan %17,3 oyla bir atılım gerçekleştirdi. Sol İttifak'ın lideri Li Andersson, "Bu tür rakamları asla hayal edemezdim" dedi.

Bu nedenle parti, önceki seçimlerde yalnızca bir sandalyeye sahipken, Avrupa Parlamentosu'nda Finlandiya'ya ayrılan 15 sandalyeden üçüne sahip olacak.

Başbakan Petteri Orpo'nun Ulusal Koalisyonu (merkez sağ), neredeyse dört puanlık bir artışla oyların yaklaşık %25'ini alarak kazanımlarını pekiştirdi.

Hükümet koalisyonunda yer alan aşırı sağ parti Fin Partisi'nin oy oranı 6,2 puan düşüşle %7,6'ya indi.

Danimarka'da oldukça parçalanmış bir siyasi ortamda, Sosyalist Halk Partisi ilk sırada yer aldı ve  2019'a kıyasla 4,2 puanlık bir artışla %17,4'lük net bir artış kaydetti.

Hükümet koalisyonunun başındaki Sosyal Demokrat Parti'nin oy oranı 5,9 puanlık keskin bir düşüşle %15,6'ya indi. Her iki partinin de Danimarka'daki 15 sandalyeden üçünü kazanması bekleniyor.

Avrupa’da aşırı sağın yükselişi en büyük tartışma konularından biri olacak

Seksen yıldır faşizmin hayaletin kovmaya çalışan Avrupa’da, aşırı sağın oylarını artırması en sıcak tartışma konularından biri haline gelecek.

Rusya gibi konulardaki bölünmeler nedeniyle Avrupa Parlamentosu içinde sağ partilerin birleşik bir grup olarak hareket etmeleri pek mümkün olmasa da, sağ göçten iklim politikalarına kadar her konuda AB'nin genel yönünü etkilemeye devam edecek.  

Radikal sağ partiler bir araya toplandığında teorik olarak Parlamento'daki en büyük ikinci bloğu temsil edecek.

Aşırı sağın Macron karşısında kazandığı zafer göz önüne alındığında, AB'nin geleceğine dair en kaygı verici uyarı sinyali Fransa'dan geliyor. Artık tüm gözler, Fransa'nın popülist dalgasının ivmesini, yaklaşan parlamento seçimleri ve 2027 başkanlık seçimleri boyunca sürdürüp sürdüremeyeceği üzerinde olacak.

Seçimlerin resmi galibi, halen Avrupa Parlamentosu'ndaki en büyük bloğu oluşturan, merkez sağdaki Avrupa Halk Partisi (EPP) ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen oldu.

EPP, Avrupa Parlamentosu'ndaki 720 sandalyenin 179'unu elde etti. Bu da merkez sağ baskın güç olacağını ancak mutlak çoğunluğa kilometrelerce uzakta olacağı için meclisi tek başına yönetmesinin pek mümkün olmadığını gösteriyor.

Önümüzdeki gün ve haftalarda von der Leyen'in önündeki en büyük zorluk, geleneksel merkezci partilerle (sosyalistler ve liberaller) Parlamento'da 361 veya daha fazla çoğunluk elde etmek için bir anlaşmaya varıp varamayacağı olacak.

Seçim sonuçlarını değerlendiren Ursula von der Leyen,  “Bugün EPP için güzel bir gün. Avrupa seçimlerini kazandık arkadaşlar. Biz en güçlü partiyiz, istikrarın çıpasıyız... Diğerleriyle birlikte sağdan ve soldan gelen aşırılıklara karşı bir kale inşa edeceğiz. Onları durduracağız!” dedi.

Destekçileri ise "Beş yıl daha" sloganlarıyla karşılık verdi.

Von der Leyen'in merkez sağı, aşırı sağın yabancı düşmanlığını ve Avrupa şüpheciliğini reddediyor, ancak seçmenlerinin yaşam pahalılığı, göç ve Avrupa'nın geleneksel temel iş kollarının (imalat ve çiftçilik) yeşil düzenlemeyle boğularak yok olduğu duygusu konusunda aynı endişeleri paylaşıyor.

EPP,  AB seçim manifestosunda Avrupa'nın “Yahudi-Hıristiyan köklerine” bağlılığına vurgu yapmıştı.

Kaynaklar: PoliticoLe Monde - El Cezire

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın