Hayal etmek zor, ama sadece beş yıl önce, son derece kararlı küçük bir grup bilim insanı dışında pek az kişi mRNA’dan haberdardı. Sonra pandemi geldi. Bir zamanlar bilinmeyen bu molekül, Covid-19’a karşı aşıların temelini oluşturarak kurtuluşumuz olarak selamlandı. mRNA teknolojisini ilerleten, önceden tanınmayan bilim insanları, milyonlarca hayat kurtardıkları için 2023’te Nobel Ödülü kazandı.
mRNA için aşılar yalnızca başlangıç olmalıydı. Bu teknoloji çığır açan bir teknoloji olarak görülüyordu; vücudumuzu, nadir hastalıklardan kansere kadar her şeyi tedavi edecek ilaçları üreten fabrikalara dönüştürecek bir anahtardı. 'Wellcome' adlı sağlık odaklı hayır kurumunda dönemin direktörü Jeremy Farrar 2022’de şöyle demişti: “Covid dehşetinden olağanüstü ilerlemeler çıkacak.”
15 yıllık biyoteknoloji şirketi Moderna, piyasa değerinin %95'ini kaybetti
Günümüze gelelim: mRNA artık amansız bir düşmanla karşı karşıya: ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri (HHS) Bakanı Robert F. Kennedy, Jr. 2021'de Covid aşısının "şimdiye kadar yapılmış en ölümcül aşı" olduğunu iddia etmişti. İki hafta önce, federal hükümetin ABD Devleti tarafından finanse edilen yaklaşık 500 milyon dolarlık mRNA araştırma projesini iptal ettiğini duyurdu. mRNA tabanlı tedaviler geliştirmek için şirket kuran girişimciler, Amerikan yönetiminin bu antipatisinin yatırımcıların çekilmesine neden olduğunu söylüyor.
mRNA'yı kullanmak için kurulan 15 yıllık biyoteknoloji şirketi Moderna, piyasa değerinin %95'ini kaybetti ve çalışanlarının %10'unu işten çıkarmayı planlıyor. Bakan Kennedy'nin son hamlesinden önce bile, ABD yönetimi Moderna ile Federal Acil Durum Yönetim Ajansı (FEMA) arasında çeşitli grip aşıları geliştirmek için imzalanan 766 milyon dolarlık sözleşmeyi iptal etmişti.
Bilimsel umutlar ve riskler
mRNA’ya inananlar için ki hâlâ pek çokları inanıyor, bu kadar hayat kurtarma potansiyeli olan bir moleküle yapılan saldırılar, neredeyse 17. yüzyılda dünyanın güneş etrafında döndüğünü savunduğu için yargılanan Galileo’nun davasına benzetiliyor. Bu iddialar bilimin önünü kesiyor ve ilerlemeyi engelliyor. Ama gerçek, çoğu zaman olduğu gibi, çok daha karmaşık.
mRNA’nın genetik kodumuzun güçlü bir parçası olduğu bilgisi, DNA’nın yapısının 1953’te keşfine kadar uzanıyor. Bilim insanları kısa süre içinde, hücresel yaşamımızdaki neredeyse tüm görevlerden sorumlu proteinleri yapmak için gerekli talimatları DNA'ya taşıyan bir molekülün varlığını öne sürdüler. Bu molekül “messenger RNA” ya da mRNA olarak tanındı.
Teorik olarak mRNA, olağanüstü çeşitlilikteki hastalıkları tedavi etmek için anahtar olabilirdi; doğru talimatları DNA’ya ulaştırabilirse, yanlış davranan bir hücreye doğru davranmasını emredebilirdi. Moderna yöneticisi Stephen Hoge, 2017’de Science dergisine şöyle demişti: “mRNA’nın kurallarını hackleyebilirseniz, yaşam krallığının tamamı sizin oynayacağınız bir alan olur.”
Ama mRNA kontrol edilmesi zor bir moleküldü. Örneğin bağışıklık tepkisini tetikleyebilirdi ve bu da tehlikeli olabilirdi. Ayrıca, bilim insanları mRNA’nın bağışıklık tepkisinden kaçmasını sağlasalar bile, başka bir risk vardı: Toksisite. Molekül ne kadar çok verilirse, risk de o kadar artıyordu.
Pandemi ve Moderna’nın yükselişi
Aşılar kolay lokmaydı. Zira aşının amacı zaten bağışıklık sistemini harekete geçirmekti; mRNA’nın zayıflığı bu bağlamda güce dönüşüyordu. Ayrıca mRNA aşısı, geleneksel aşılara kıyasla daha hızlı ve kolay geliştirilebilirdi. Covid, mRNA’nın geniş çaplı faydasını kanıtlamaktan çok, belirli bir aşı için belirli bir fırsat sundu.
Moderna kendisini yatırımcılara hiçbir zaman bir “aşı şirketi” olarak tanıtmadı. Vizyonu çok daha büyüktü. CEO Stéphane Bancel Science dergisine, “mRNA bir kez işe yararsa, defalarca işe yarar” diyerek “ilaçla hedeflenemeyen yüzlerce noktaya” ulaşabileceğini söylüyordu.
Ama 2020’ye gelindiğinde, yani kuruluşunun üzerinden on yıl geçtikten sonra Moderna’nın ne gelir getiren bir ilacı ne de ileri aşamaya gelmiş bir klinik çalışması vardı ta ki Covid çıkana kadar. Bir bakıma Covid-19 mRNA için biçilmiş kaftandı.
ABD'de Ulusal Sağlık Enstitüleri, Dr. Barney Graham önderliğinde, onlarca yıldır koronavirüslerin ortak özelliği olan 'spike protein' üzerine çalışıyordu. Hükümet, Biyomedikal İleri Araştırma ve Geliştirme Kurumu (BARDA) aracılığıyla Moderna’yı da fonlamıştı. Pandemi patlayınca her şey bir araya geldi.
Başka bir deyişle, Covid, mRNA'nın yaygın faydasını kanıtlamaktan ziyade, belirli bir aşı için belirli bir fırsat sundu. ABD hükümeti, hızlı bir aşı geliştirmeyi amaçlayarak, yalnızca Moderna'nın değil, aşı üretmek için yarışan yarım düzine başka ilaç şirketinin de acil araştırma çalışmalarına milyarlarca dolar sübvansiyon sağladı.
Bazı kesimlerde aşıya karşı uzun süredir devam eden güvensizlik ve pandemideki o öfkeli dönem göz önüne alındığında, mRNA aşısına karşı muhalefetin aşı onaylanmadan önce bile başlaması şaşırtıcı olmayabilir.
Siyaset ve vaatler
İlginçtir ki aşıya muhalefet edenler önce Demokratlardı. 2020 Eylül’ünde, Trump’ın ilk dönemi sona yaklaşırken, New York valisi Andrew Cuomo “Artık federal hükümete güvenemeyiz,” diyerek aşıların eyalet tarafından ayrıca inceleneceğini söyledi.
Ama anlatı sonra tersine döndü. Trump görevden ayrıldıktan sonra, tabanının büyük kısmı aşıya karşı olduğu için kendini aşıdan uzaklaştırdı. Biden yönetimi ise aşıyı abartılı biçimde destekledi. Artık sadece inanılmaz bir bilimsel keşif değil, bir mucizeydi! Virüsü bulaştırmayı tamamen engelleyecek, aşılı olanlar asla Covid olmayacaktı. Olanlar olusa da bu kendi suçlarıydı.
2021 Temmuz’unda Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin (CDC) direktörü Rochelle Walensky NPR’a şöyle dedi: “Bu, aşısızların pandemisi hâline geliyor.”
Biden yönetimi aşı kampanyasına 1 milyar dolar harcadı. Eğer tüm vaatler doğru olsaydı, Biden yönetiminin yaptığı çeşitli şeyler, aşı zorunluluğundan altı aydan büyük herkes için hatırlatma aşısı uygulanmasına kadar -başka hiçbir ülkenin uygulamadığı bir rejim olduğunu belirtmek gerekir- anlaşılabilir olabilirdi. Ancak çoğu doğru değildi. Zorunluluklar, mRNA aşısının bulaşmayı durdurduğu düşüncesine dayanıyordu. Durdurmadı. Aşı, birinin tekrar Covid'e yakalanmasını önlemiyordu.
Aşının yaptığı, ciddi enfeksiyonları önlemek ve ağır vakaları azaltmaktı ama bu söylenmedi
Philadelphia'daki Çocuk Hastanesi'nde bulaşıcı hastalıklar uzmanı olan Dr. Paul Offit The Free Press'e "Bir aşının uzun süre etkili olmayacağını veya hafif veya orta şiddette hastalığa karşı koruma sağlamayacağını ama ağır vakaları azaltacağını çok açık bir şekilde belirtmeliydik" dedi. Aşının yaptığı şey, ciddi enfeksiyonları önlemeye yardımcı olmaktı.
Peki ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy, Jr.'un iddia ettiği gibi aşı tehlikeli mi? 99 milyon kişinin incelendiği bir çalışmada, nadir miyokardit ve perikardit vakaları tespit edildi ama gizli bir büyük tehlike bulunmadı. Dr. Offit, endişe verici bir şey görmediğini söylüyor.
Bakanlık, mRNA fonlarını keserken aşının “tehlikeli” olduğuna dair araştırmaları dayanak gösterdi. Ama bilim insanlarının çoğu bulgularının yanlış yorumlandığını söyledi. Biyoteknoloji alanında faaliyet gösteren bir yayın kuruluşu olan Endpoints News, atıfta bulunulan bilim insanlarının çoğuna ve hükümetin bulgularını yanlış yorumladığını söyleyen çok sayıda yazara ulaştı. Tüm ilaçlar bir miktar risk taşır; bunun mRNA aşısı için de geçerli olması, aşının kötü olduğu anlamına gelmez. Sorumlu doktorların, ihtiyaç duymayan kişilere ilaç yazmamasının nedeni de budur.
Covid dönemi dışında hiçbir mRNA ilacı FDA onayı almadı
Bütün bu karmaşık geçmiş, neden Covid dönemi dışında hiçbir mRNA ilacının FDA onayı almadığını da açıklıyor. Şu an devam eden klinik deneylerde de sonuçlar karışık.
Yatırım bankacılığı ve sermaye piyasası şirketi Jefferies'in küresel biyoteknoloji araştırmaları başkanı Akash Tewari, “Biyoteknolojide her hastalık için en iyi olacak tek teknoloji yoktur. Bu imkânsız bir hedeftir.” diyor.
FDA onayına en yakın aday çok küçükler ve çok yaşlılar için tehlikeli olabilen bir solunum yolu virüsü olan solunum sinsityal virüsü (RSV) aşısıdır. Ama Moderna’nın verileri, Pfizer’in halihazırda onaylı (mRNA tabanlı olmayan) aşısına göre üstünlük göstermiyor. Danışma Komitesi de Moderna aşısını önermedi. Bir biyoteknoloji yatırımcısı, “Bu, bir sonraki aşama olarak kesinlikle bir başarısızlık" dedi.
Moderna ayrıca hamile kadınlardan bebeklerine geçebilen latent bir virüs olan sitomegalovirüs (CMV) için bir aşı üzerinde çalışıyor, ancak belirsiz nedenlerle ertelemeye gitti. Yatırımcı, "Tam veri setini yayınlamadılar, ancak genel olarak insanlar işe yaramadığını düşünüyor," dedi. Ayrı olarak, Moderna'nın norovirüs aşısı için klinik deneyleri, nadir görülen bir nörolojik rahatsızlığın salgınının ardından geçen kış FDA tarafından durduruldu. Ne zaman devam edileceği halen belirsiz. Grip ve Covid/grip kombinasyonu aşıları üzerinde çalışılıyor, ancak mevcut aşılar göz önüne alındığında, piyasayı hareketlendirmek için verilerin harika olması gerekecek.
BioNTech'in portföyüne bakarak mRNA'nın altın anahtar olmadığını da görebilirsiniz. BioNTech, mRNA aşısı konusunda Pfizer ile iş birliği yapan [Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin kurduğu] bir Alman şirketidir. Şirket, 2013 yılında, mRNA keşifleriyle kendisine ve ortağı Drew Weissman'a 2023 Nobel Ödülü kazandıran bilim insanı Katalin Kariko'yu işe aldı. (Kariko, 2022'de şirketten ayrıldı ve şu anda danışman olarak çalışıyor.) BioNTech'in resmi ürün portföyünde hâlâ mRNA bazlı aşı adayları yer alıyor, ancak Tewari, yatırımcıların şirketin ürün portföyüne atfettiği değerin çoğunun, katı kanser tümörleri için işe yarayabilecek mRNA bazlı olmayan bir ilaçtan kaynaklandığını söyledi.
Aşı ve bilim karşıtı kampanyalar çok daha tehlikeli: Kızamık salgını çok sayıda ebeveynin çocuklarını bu hastalığa karşı aşılamayı reddetmesi nedeniyle ortaya çıktı
Eğer mRNA gerçekten mucize olsaydı, büyük ilaç şirketleri çoktan kitlesel programlar başlatırdı. Başlatmadılar.
Sonuç olarak, ABD'de hükümetin mRNA’dan geri adımı o kadar da kritik olmayabilir. Ancak mRNA hikâyesinden alınacak bir diğer ders de siyaset ve bilimin birbirini yozlaştırdığıdır. Araştırma özel sektör tarafından finanse edilse bile, umut vadeden bir ilacın Gıda ve İlaç Dairesi'nde (FDA) bekletilmesi veya bir ilaç adayına para yatırmaya meyilli olabilecek bir yatırımcının mRNA damgası nedeniyle hayır demesi durumunda siyaset yine de devreye girebilir.
mRNA deneyleri şimdiye kadar hayal kırıklığı yaratsa da, bir atılım hâlâ mümkün. Şu anda, bunu bilmiyoruz. Bu arada, mRNA'ya ve tüm aşılara -ve hatta bilimin kendisine- karşı yürütülen daha geniş kapsamlı kampanya aptalca ve tehlikeli bir dikkat dağıtmadır. Son zamanlarda yaşanan ölümcül kızamık salgını çok sayıda ebeveynin çocuklarını bu hastalığa karşı aşılamayı reddetmesi nedeniyle ortaya çıktı ve bunun da gösterdiği gibi aşı şüpheciliğinin çok yüksek bir bedeli olabilir. Dr. Offit, "Aşılardan daha çok korkulacak, aşılar daha az bulunacak ve daha pahalı hale gelecek." dedi. Fonlar kesilebilir belki. Ama aşı karşıtı söylem de kesilmelidir.
Kaynak: Makale The Free Press'de yayımlanmıştır.
Yorumunuz