Kıbrıs’ta bazı vicdansız ve bilinçsiz sahiplerin köpeklerini dağlara terk etmesi sonucunda başıboş köpek sayısı hızla artarken, vahşi köpek saldırıları da ciddi bir sorun haline gelmeye başladı.
Politis gazetesi her yıl bu dönemde onlarca ölü yaban koyunu bulunduğunu, bu durumun, yaban koyunlarının (Kıbrıs Muflonu) ekim ayı başından kasım ayı sonuna kadar süren üreme dönemiyle de bağlantılı olduğunu bildirdi. Yaban koyunları bu mevsimde büyük sürüler oluşturuyor ve uzun mesafeler katediyorlar; bu da vahşi köpeklerin onları bulmasını ve avlamasını kolaylaştırıyor.
Sorun her iki toplumu da ilgilendirdiği için, Cenevre ve New York görüşmelerinin ardından tartışılan ‘Yeşil Hat Güven Artırıcı Önlemleri’ kapsamına dahil edildi.
Başıboş köpek sürülerinin insanların etrafını sararak saldırıya geçmesi, besin bulmak için yaban koyunlarını öldürmeleri ve yapılan incelemelerde ekinokok hastalığı taşıdıklarının tespit edilmesiyle sorun ciddi bir boyut kazandı. Oysa bu hastalık, 1970’li yıllardan bu yana Kıbrıs’ta halk sağlığı sorunu olmaktan çıkmıştı.
Ada genelinde başıboş köpek sayısı yaklaşık 200.000 civarında
Kıbrıs Rum Av ve Yaban Hayatı Dairesi’nin tahminlerine göre, Baf Ormanı genelinde yaban koyunlarını avlayarak beslenen bu tür başıboş köpeklerin sayısı yüzlerle ifade ediliyor. Özellikle ormanın kuzeyinde birkaç düzine köpek sürüsü tespit edildi. Sorunun bir kısmı da Yeşil Hat üzerinde yoğunlaşıyor; çünkü sürüler bu bölgeye sığınıyor.
Kuzey ve güney dahil ada genelinde başıboş köpek sayısının yaklaşık 200.000 civarında olduğu tahmin edilirken, sıklıkla köpek sürülerinin insanlara saldırdığı olaylar yaşanıyor. Son günlerde Kokkinotrimithia [Yeşil Hat’a yakın bir güney Lefkoşa köyü] sakinleri, bölgede yiyecek arayışına çıkan iki köpek sürüsünün evcil köpekleri, kedileri ve tavukları öldürmesi üzerine tepkilerini dile getirdi.
İki Toplumlu Çevre Komitesi’nde değerlendirme aşamasında
“Yabani sürüler” meselesi, adadaki iki toplumda da ciddi endişe yaratıyor. İki Toplumlu Çevre Teknik Komitesi, son aylarda bu soruna yönelik çözümler arıyor. Konu, geçtiğimiz mart ayında Cenevre’de ve temmuz ayında New York’ta yapılan gayriresmi beşli konferansların ardından, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında üzerinde uzlaşılan beş “yeşil Güven Artırıcı Önlem”den biri olan “çevresel koruma” başlığının alt kategorisine dahil edildi.
Geniş, çevrili alanlarda kontrollü barındırma düşünülüyor
Komitenin Kıbrıslı Rum eşbaşkanı Mihalis Loizidis, Politis gazetesine yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Vahşi köpekler, saldırılarının ardından Yeşil Hat’ı kaçış yolu olarak kullanıyor. Bu nedenle iki toplumun da iş birliği yapması gerekiyor. Bu hayvanlar hastalık taşıyor, parçalanmış yaban koyunları bulunuyor ve ormanda mantar ya da yabani ot toplamaya giden insanlara yönelik saldırılar kaydedildi.”
Loizidis, bu hayvanların öldürülmesinin mümkün olmadığını, aynı zamanda vahşi doğalarından dolayı barınak kafeslerine de alınamayacaklarını belirterek, komitenin ciddi biçimde geniş, çevrili alanların oluşturulmasını önermeyi düşündüğünü açıkladı. Bu alanlarda hayvanların kontrollü biçimde barındırılması planlanıyor.
Konuyla ilgili tartışmalar başlamış olsa da proje henüz olgunlaşma aşamasına ulaşmadı. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) kapsamında, Avrupa Birliği finansmanıyla desteklenmesi öngörülen bu girişim için henüz net bir tasarım ya da mali planlama yapılmadı.
Hayvanseverler mutlaka sürece dahil edilmeli
Kıbrıs Meclisi Çevre Komitesi Başkanı ve Ekologlar Partisi Milletvekili Haralambos Theopemptu böyle bir girişimde doğrudan etkilenen yerel toplulukların ve hayvanseverlerin mutlaka sürece dahil edilmesi gerektiğini vurguladı.
Kıbrıs Rum Av ve Yaban Hayatı Dairesi’nin kıdemli görevlisi Nikos Kasinis gazeteye yaptığı açıklamada, “Bu çok ciddi bir sorun. Köpekler yakalanmalı, kontrol edilmeli ve parazitlerden arındırılmaya başlanmalı; çünkü ekinokok hastalığı insanlara da bulaşabilir.” dedi.
Haberin tamamını Politis gazetesinden okuyabilirsiniz.











Yorumunuz