Kıbrıs

Hristodulidis davet edecekti; Erdoğan Türkiye’nin tanımadığı güney Kıbrıs’a gitmeyeceğini söyledi

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan KKTC ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC, Güney Kıbrıs ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine dair açıklamalarda bulundu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC ziyaretiyle ilgili yaptığı genel değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:

“Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51’inci yıl dönümü vesilesiyle Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın davetine icabetle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerçekleştirdiğimiz ziyaretimizi tamamlamış bulunuyoruz. Lefkoşa’da 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarına katılarak, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin coşkusunu ve sevincini bir kez daha paylaştık.”

"Kıbrıs'ta iki devleti çözüm vizyonunun arkasında durduğumuzu ve adada iki ayrı halk ve iki ayrı devlet olduğu gerçeğini teyit ettik”

Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: Uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerimiz çerçevesinde bundan 51 yıl önce gerçekleştirdiğimiz Kıbrıs Barış Harekâtı, “enosis” hayalini suya düşürmüştür. Kahraman Silahlı Kuvvetlerimiz, Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz ve mücahitlerin desteğiyle 1963'ten itibaren akan kan ve gözyaşına son vererek, adaya barış ve huzur getirmiştir. Nitekim adada yarım asırdır bir damla kan dökülmemiştir. Bu huzur ortamı Türkiye'nin kararlı desteğiyle daha nice yıllar sürecektir. Kıbrıs Türkü de ilelebet kendi vatanında özgürce yaşayacaktır.

Ziyaretim vesilesiyle KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar'la da bir araya geldim. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne olan desteğimizi tekraren vurguladık. Kıbrıs'ta iki devleti çözüm vizyonunun arkasında durduğumuzu ve adada iki ayrı halk ve iki ayrı devlet olduğu gerçeğini teyit ettik. Bu arada Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin refah içinde yaşaması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. İktisadi ve mali iş birliği anlaşmalarıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ihtiyaç duyduğu her alanda desteklenmektedir.

Bazı tesislerin açılış ve temel atma törenlerini, mayıs ayında hizmete sunulan Cumhuriyet Yerleşkesinde yaptık. Bunlardan temelini attığımız Yeni Lefkoşa Devlet Hastanesi inşallah adadaki en büyük sağlık yatırımlarından birini teşkil edecek. Açılışını yaptığımız Lefkoşa Kuzey Çevre Yolu Köprülü Kavşağı ve 4 buçuk kilometrelik kesim sayesinde, toplam 21 kilometrelik projenin önemli kısmını tamamlamış olduk. Bir yıldan kısa sürede biten bu proje Lefkoşa'daki trafik yoğunluğunu azaltmakla kalmayıp Güzelyurt ve Lefke'nin, Ercan Uluslararası Havalimanı'na bağlantısını da hızlandıracak. Bugün hizmete aldığımız Yeni Maraş Sağlık Merkezi bin metrekarelik kapalı alanda bölge halkımızın sağlık hizmetlerine de erişimini kolaylaştıracaktır. Bugün de yine tanık olunduğu üzere, Ana vatan ve garantör olarak Kıbrıs Türkünün müreffeh bir geleceğe doğru attığı adımlarda yanlarında olmayı sürdüreceğiz. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’mızı bir kez daha canı gönülden tebrik ediyorum.”

"Benim Güney’e böyle bir ziyaret düşüncem söz konusu değil. Çünkü onlar nasıl KKTC’yi bir devlet olarak kabul etmiyorlarsa biz de Güney Kıbrıs'ı bir devlet olarak kabul etmiyoruz. Dolayısıyla benim kitabımda onlarla böyle bir görüşmenin yeri yok"

Bir gazetecinin “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kurulu iki siyasi parti, Yeni Kıbrıs ve Birleşik Kıbrıs Partisi’nin yöneticileri, Rumların 1958’de Türkleri katlettikleri olayların yıldönümünde Güney Kıbrıs’ta Rum Yönetimi liderini ziyaret ettiler. BM denetiminde nüfus sayımı yapılmasını, Ekim seçimlerine uluslararası gözlemci getirilmesini, Türkiye’nin uluslararası kurumlara şikâyet edilmesini istediler. Bu ziyareti nasıl karşıladınız? Rum Yönetimi Lideri, AB dönem başkanlığında sizi Güney’e davet edeceğini söyledi. Böyle bir davet gelirse katılmayı düşünür müsünüz?” şeklindeki sorusuna cevaben Erdoğan şu yanıtı verdi:

“Benim Güney’e böyle bir ziyaret düşüncem söz konusu değil. Çünkü onlar nasıl KKTC’yi bir devlet olarak kabul etmiyorlarsa biz de Güney Kıbrıs'ı bir devlet olarak kabul etmiyoruz. Dolayısıyla benim kitabımda onlarla böyle bir görüşmenin yeri yok. Bunlar, Kıbrıs Türk halkının iradesini yansıtmayan marjinal girişimlerdir. Kıbrıs Türkleri bizim canımızdan bir parçadır. Kimse, aramızdaki bu gönül bağını zedeleyemez; Kıbrıs adasına sadece barış için gitmiş olan Türkiye’nin kahraman evlatlarına “işgalci” diyemez. Kıbrıs Türk halkı, anavatan Türkiye’nin garantörlüğünü ve Ada’daki meşru varlığını tartışmaya açmaz bile. Tarihi gerçekler ve milli hafızamız ortadayken yapılan hainlik elbette Kıbrıs Türk halkı tarafından sandıkta cezalandırılacaktır. Rum tarafı şimdiye kadar çözüm istemediğini defalarca gösterdi. Onlar eşitlik ve adalet değil, Kıbrıs Türkünü kendi öz vatanında parya yapmak istiyorlar. Kimi şuursuzlar da buna açıkça çanak tutuyor. Kıbrıs’ta çözümün anahtarı iki devletli çözümdür; bundan da taviz yoktur. Türkiye’nin Kıbrıs politikası nettir, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğini ve güvenliğini garanti altına almayan hiçbir sürecin içinde olmayız.”

"Türkiye’ye karşı konulan siyasi bariyerler acilen kaldırılmalıdır. AB ülkelerinden, ilişkileri adil ve eşitlikçi bir yaklaşımda sürdürmelerini bekliyoruz"

“Terörsüz Türkiye” süreci başarıyla devam ederse Avrupa Birliği ile müzakerelerde engel olarak öne sürülen bazı argümanlar da ortadan kalkacak haliyle. Bu durumda müzakerelerin devamı gibi, vize serbestisi gibi gelişmeler bekliyor musunuz?” sorusuna yanıt verirken Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin canlandırılması ve ilerletilmesi için bir gün bile beklenmemelidir. Bu gelişmelerin herhangi bir yeni adım beklenmeden halihazırda olması gerekiyor. Avrupa Birliği’nden temas kurduğumuz bütün muhataplarımıza tam üyelik hedefimizi güçlü bir biçimde muhafaza ettiğimizi söylüyoruz. Birlik, stratejik ve vizyoner biçimde bu meseleyi ele aldığında hemen adım atmak için önlerinde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Türkiye’ye karşı konulan siyasi bariyerler acilen kaldırılmalıdır. AB ülkelerinden, ilişkileri adil ve eşitlikçi bir yaklaşımda sürdürmelerini bekliyoruz. Bugüne kadar çok defa gördüğümüz ikircikli bir tutumla ilişkileri ilerletmenin de mümkün olmadığını anlamalarını bekliyoruz. Avrupa ve çevresinde yaşananlar, AB içindeki görüş ayrılıkları hesaba katıldığında Birliğin Türkiye gibi dinamik ve çözüm odaklı bir üyeye olan gereksinimi görülecektir. Daha önce de söylediğim gibi AB için köprüden önce son çıkış Türkiye’dir. Dünya değişiyor, Avrupa değişti bile. Köhnemiş, saplantılı siyasi anlayışların etkisinden sıyrılmak, Avrupa Birliği için yeni dönemi kavrayan ve Birliği geleceğe taşıyan bir hamle olabilir. Biz Türkiye olarak tam üyeliğe hazırız.”

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gazetecilere yaptığı açıklamaların tamamını AA'dan okuyabilirsiniz.

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın