Grönlandlı birçok kadın, bilgileri olmaksızınn kendilerine doğum kontrol amacıyla rahim içi araç (RİA) takılması durumunda, Danimarka devletinden yaklaşık 40.000 avro tazminat talep edebilecek. Danimarka hükümeti ve parlamentodaki partilerin büyük çoğunluğu, RİA skandalından etkilenenlere mali tazminat garantisi sağlayan bir anlaşmaya vardı.
Doğum oranı nasıl azaltılır deneyi
Dünya'nın en büyük adası Grönland’da 1960'lar ve 70'lerde bir deney yapıldı: Bir toplumun doğum oranı mümkün olan en kısa sürede nasıl radikal bir şekilde azaltılabilir?
İki yüzyıldan fazla bir süre boyunca Danimarkalılar orada sömürgeci efendiler olarak hüküm sürmüş, yerli halk ise fok avlamış, fok yağı ve lamba yağı ihraç etmiş ve kasıtlı olarak tecrit altında tutulmuştu. Danimarka 1953'te adayı krallığın eşit bir parçası ilan etti. Bununla birlikte, birçok Grönlandlı için bu, en büyük acılarının başlangıcı oldu.
Danimarkalılar, Aarhus veya Kopenhag'dan kopyaladıkları apartman bloklarını aceleyle inşa ettiler. Çok sayıda yerleşim yerini birkaç küçük şehre dönüştürmeyi amaçlayarak hastaneler ve fabrikalar kurdular.
Modernizasyon projesi başladığında Grönland'ın nüfusu yaklaşık 30.000 civarındaydı ve çoğunluğu Eskimoların kollarından biri olan İnuitlerden oluşuyordu. Bebek ölüm oranı düşüyor, doğum oranı ise her yıl artıyordu. Ekonomistler dünyanın en yüksek doğum oranlarından birini bekliyorlardı. Kopenhag'da panik yaşandı: Anaokullarını ve okulları kim finanse edecekti? Ya daha fazla Grönlandlı işsiz kalırsa ne olacaktı?
Alman Spiegel dergisinin görüştüğü, artık 64 yaşında olan Hedvig Frederiksen, on iki yaşındayken bir yıllığına Danimarka'ya gönderilmişti. "Danimarkalılar bizim tanrılarımızdı." diyor. Grönlandlı çocuklar, küçük Avrupalılar olmaları için yeniden eğitilecekti. Bazıları Danimarka'da sonsuza dek kayboldu, muhtemelen anneleri ve babaları anlamadıkları bir dilde belgeler imzaladıkları için evlat edinilmeye verildi.
Frederiksen, Danimarka’daki ev sahibi ailesinin açık teninden ve boyundan duyduğu hayal kırıklığını hatırlıyor. Daha egzotik görünümlü bir çocuk istemişlerdi. Kopenhag'ın bir banliyösünde geçirdiği on iki ay boyunca ana dilini unuttu. Adaya döndükten sonra Paamiut'taki bir kız yatılı okuluna gitti. Ablası ona, "Orada kal, yoksa bizim gibi balık fabrikasında çalışırsın." demişti.
14 yaşındayken, Danimarkalı doktorlar tüm sınıfını çağırdı. O ve diğerleri içeri alındı. Kaçmadılar, hatta kızların her biri Danimarkalı doktorlarla birlikte beyaz fayanslı muayene odasına tek başlarına girip, birer birer ağlayarak dışarı çıktıklarında bile kaçmadılar. "Neler olduğunu hiç bilmiyordum. Bir jinekoloğa ilk gidişimdi," diyor Frederiksen.
Yaşlı ve tuhaf adamlar onu derinlemesine sorguladılar. Doktorlar onunla değil, kendi aralarında konuşuyorlardı. Onun çocuk sahibi olmasını engellemek istiyorlardı. Zaten kendisinin de bir çocuk olması, bu adamların umurunda değildi.
Hiç soru sormadı. Sadece utanmıştı.
Ameliyattan sonraki yıllarda rahmi tekrar tekrar iltihaplandı. Doktorlar ona daha dikkatli olmasını tavsiye ettiler. Kendisine rahim içi araç (spiral) takıldığını söylemediler. Spiral, planlanandan çok daha uzun süre, tam sekiz yıldan fazla bir süre yerinde kaldı.
Frederiksen'in anlattığına göre, on yıllar sonra kızı doğum kontrol hapı istediğinde panik atak geçirdi. Ancak o zaman kendisine yapılanları açıkladı.
Grönland, 2009'dan beri referandum yoluyla tam bağımsızlığını kazanma hakkına sahip. Ancak, Danimarka'ya olan ekonomik bağımlılığı nedeniyle bu, bugüne kadar pek bir seçenek olmadı.
Bugün bile birçok insan, adadan çok daha küçük olmasına rağmen çok daha zengin ve özgüvenli bir ülkenin insafına kalmış olmanın travmasını yaşıyor.
“Dünyanın hiçbir yerinde bir toplumun tamamının doğum oranı bu kadar dramatik bir şekilde düşürülmemiştir”
Danimarka'da skandal konusunda araştırmalar yürüten uluslararası hukuk uzmanı Miriam Cullen, "Dünyanın hiçbir yerinde bir toplumun tamamının doğum oranı bu kadar dramatik bir şekilde düşürülmemiştir." diyor. Cullen, "bir grup içinde doğumları önlemeyi amaçlayan" sistematik önlemleri içeren BM Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesine atıfta bulunuyor. Şimdi en önemli soru, Danimarka'nın kasıtlı olarak İnuit nüfusunu yok etmeyi amaçlayıp amaçlamadığıdır.
Kopenhag'daki İçişleri ve Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı üzere, 1960 ile 1991 yılları arasında tedavi gören kadınlar, Nisan 2026'dan itibaren her biri 300.000 Danimarka kronu tutarında tazminat için başvuruda bulunabilecekler. Yaklaşık 4.500 kadının bu haktan yararlanabileceği tahmin ediliyor. Ödemelerin önümüzdeki sonbaharda başlaması bekleniyor.
Danimarka-Grönland sömürge tarihinin karanlık bir sayfası
Bakanlık bunu "Danimarka ve Grönland'ın ortak tarihinde karanlık bir sayfa" olarak nitelendirdi ve Grönlandlı kadınlar için büyük bir kişisel bedel anlamına geldiğini belirtti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, eylül ayında Grönland'da düzenlenen bir törende Danimarka devleti adına resmen özür dilemişti.
Danimarka İnsan Hakları Enstitüsü'ne göre, kadınlardan bazılarının işlem sırasında sadece on iki yaşında olduğu tahmin ediliyor.
Spiral skandalı, Grönlandlıların Danimarka devletine yönelttiği bir dizi ciddi suçlamadan sadece biridir. Danimarka, 1992 yılına kadar Grönland'daki sağlık hizmetlerinden sorumluydu. Dünyanın en büyük adası artık büyük ölçüde özerk olsa da, resmi olarak Danimarka Krallığı'nın bir parçası olmaya devam etmektedir.











Yorumunuz