Kırmızı ve turuncu çizgileri, düşmanlarını uzak tutan anten benzeri dikenleriyle aslan balığı, Kıbrıs’ta yerli balık stoklarını ciddi biçimde tehdit ediyor; bu durum adanın güneyindeki yaklaşık 150 profesyonel balıkçının geçim kaynaklarını da tehlikeye atıyor.
Sikenli balık, İtalya’nın yetkililerin halktan gördükleri örnekleri fotoğraflayıp bildirmelerini istediği İyon Denizi’ne kadar kuzeye de ulaştı.
Doğu Akdeniz, son on yılda Kızıldeniz kökenli bir başka istilacı balığa daha tanıklık etti: gümüş yanaklı balon balığı. Güçlü çeneleriyle balıkçı ağlarını kesen, avı yok eden ve “yeme makinesi” olarak bilinen bu türün Kıbrıs açıklarında doğal bir avcısı bulunmuyor; bu da nüfusunun hızla artmasına yol açıyor.
Balon balığı aynı zamanda ölümcül bir toksin üretiyor; bu nedenle tüketilmesi mümkün değil.
İklim değişikliği ve ısınan sular
Birkaç yıl öncesine kadar çoğunlukla çipura, barbunya ya da levrek gibi yerel türleri avlayan deneyimli, 60 yaşındaki Kıbrıslı Rum balıkçı Photis Gaitanos, artık Kızıldeniz’den Akdeniz’in giderek ısınan sularına ulaşan istilacı türlerin peşinde.
Gaitanos, yıllardır Larnaka kıyılarından birkaç kilometre açıkta, bir zamanlar balık bolluğuyla ünlü bir bölgede avlanıyor. Ancak artık iki yılı aşkın süredir tüketicilerin gözdesi olan barbunyayı yakalayamadığını söylüyor.
“Bu mesleği 40 yıldır yapıyorum. Özellikle bu iki yabancı tür ortaya çıktığından beri gelirimiz her yıl daha da kötüleşti. Bu artık balıkçılığın geleceğini etkileyen büyük bir sorun,” diyor ve ekliyor: “Bununla nasıl başa çıkılabilir?”
Avrupa Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu’na göre, denizlerin küresel ortalamanın yaklaşık yüzde 20 üzerinde bir hızla ısınması, istilacı türlerin özellikle Akdeniz’in batı havzasında giderek artmasına yol açıyor.
Yüzyılın sonuna kadar aslan balıklarının tüm Akdeniz’i istila edebileceği öngörülüyor
Modellemeler, iklim değişikliği sonucu denizlerin ısınmasının, yüzyılın sonuna kadar aslan balıklarının tüm Akdeniz’i istila edebileceğini gösteriyor. Kıbrıs Balıkçılık Dairesi’ne göre, daha sıcak sular ve genişletilen Süveyş Kanalı genel olarak Hint-Pasifik kökenli türler için “kapıları ardına kadar açtı.”
AB Balıkçılık Komiseri ve kendisi de Kıbrıslı olan Kostas Kadis, Associated Press’e yaptığı açıklamada, iklim değişikliğiyle bağlantılı daha sık ve daha şiddetli aşırı hava olaylarının Akdeniz’i istilacı türler için daha elverişli hale getirebileceğini söyledi.
Bu durum, balıkçıların avı azalırken, güçlü istilacıların balıkçılık ekipmanlarına verdiği zarar nedeniyle onarım maliyetlerinin artmasıyla Avrupa balıkçılık sektörüne ağır bir darbe vuruyor.
Kadis, “Kıbrıs örneğinde olduğu gibi, belirli bir bölgenin yerel deniz biyoçeşitliliği artan rekabet ve baskıyla karşı karşıya kalıyor; bunun yerel ekosistemler ve onlara bağımlı sektörler üzerinde ciddi sonuçları var.” dedi.
Balıkçılar yardım istiyor
1986’da babasından kalan tekneyi devralan Gaitanos, balıkçıların şikâyetlerinin mesleğin gerilemesini durduracak şekilde ele alındığından emin değil.
“Avrupa Birliği’ne, hem av miktarında hem de yakalanan balık türlerinde büyük bir sorun olduğunu göstermek istiyoruz. Bu durum istilacı türlerin gelişi ve iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıktı.” dedi.
Balıkçılara destek olmak için bazı AB fonlu tazminat programları yürürlüğe girdi. Geçen yıl uygulamaya konan en son program, balon balığı popülasyonunu kontrol etmek amacıyla yakalanan her kilogram için balıkçılara yaklaşık 4,73 avro ödeme yapıyor. Yakalanan balon balıkları daha sonra yakma tesislerine gönderiliyor.
2017’de başlayan bir başka proje olan RELIONMED, batıklar, resifler ve deniz koruma alanları çevresinde aslan balıklarını avlamak için yaklaşık 100 dalgıcı görevlendiriyor. Kıbrıs Balıkçılık Dairesi’ne göre araştırmalar, düzenli avlamanın yerli türlerin toparlanması için zaman kazandırabileceğini gösteriyor; ancak bunun kalıcı bir çözüm olmadığı da kabul ediliyor.
Sorunu yiyerek çözmeye çalışanlar
Yerel balıkçıların, balık seven halk arasında yaygınlaşmasını umduğu yeni bir girişim ise, zehirli dikenleri dikkatle çıkarıldıktan sonra aslan balığını bir lezzet olarak sunmak.
AB Balıkçılık Komiseri Kadis, 2021’de başlatılan #TasteTheOcean (OkyanusunTadınaBak) adlı sosyal medya kampanyasında, önde gelen Avrupalı şeflerin ve influencerların istilacı türleri yaygın tüketilen balıklara lezzetli bir alternatif olarak tanıttığını söyledi. Ünlü Kıbrıslı şef Stavris Georgiou da kendine özgü bir aslan balığı tarifi geliştirdi.
Kıbrıslıların çoğu için çok sayıda balık tabağı içeren zengin meze menüleriyle yerel tavernalar vazgeçilmez. Aslan balığını yeme alışkanlığı yavaş ilerlese de, birçok taverna ve balık restoranı menülerine bu balığı eklemeye başladı.
Üstelik aslan balığı, levrek gibi popüler türlere kıyasla artık daha rekabetçi bir fiyata sahip. Larnaka Limanı’ndaki balık pazarında aslan balığı, levrek gibi daha çok tercih edilen balıkların yarı fiyatından daha ucuza satılıyor.
Kadis, “Aslan balığı gibi istilacı türleri beslenmemize dahil ederek bu zorluğu balıkçılık sektörü için bir fırsata çevirebilir ve aynı zamanda bu türlerin yol açtığı çevresel tehdidi sınırlamaya yardımcı olabiliriz.” dedi.
Larnaka’da popüler bir balık taverna işleten 54 yaşındaki Stephanos Mentonis de, aslan balığını meze menüsüne daha geniş bir müşteri kitlesine tanıtmak için eklediğini söylüyor.
Mentonis’e göre müşterilerin çoğu aslan balığını tanımıyor. Ancak etinin yumuşak ve hafif olduğunu, çipura gibi yılların favorisi olan taverna balıklarıyla rahatlıkla yarışabildiğini belirtiyor.
“Deneyince, diğer balıklardan hiç de daha az lezzetli olmadığını görüyorlar.” diyor.
Kaynak: Associated Press











Yorumunuz