Dünya

Erdoğan: ‘AK Parti, MHP, DEM üçlü olarak bu yolda beraber yürümeye karar verdik’

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Şimdi AK Parti, MHP, DEM biz en azından üçlü olarak bu yolda beraber yürümeye karar verdik. Derdimiz var. Dertliyiz. Derdimiz olduğuna göre el ele verdiğimize göre biz bu engelleri aşacağız. Artık yumrukları sıkmaya gerek yok, kucaklaşacağız, konuşacağız. Birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz' dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara-Kızılcahamam'da partisinin "32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı"na katıldı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in, “Cumhurbaşkanımız Cumartesi sabahı tarihi bir konuşma yapacak. Bütün vatandaşlarımızı o açıklamayı dinlemeye davet ediyorum" sözlerinin ardından beklenti oluşmuş ve Erdoğan'ın, sürece ilişkin olarak çok önemli mesajlar vereceği beklentisi oluşmuştu.

Erdoğan, Ankara'da açıklamalarda bulundu. 

Sürece dair kritik mesajlar veren Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

"AK Parti'nin büyümesi, güçlenmesi, zirvedeki yerini koruması için koşturan tüm dava arkadaşlarıma selamlarımı yolluyorum. Her kademede fedakârca görev yapan yol ve dava arkadaşlarımı hürmetle selamlıyor, bu dava için yüreğini ortaya koymuş her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum.

Dava ve yol arkadaşım, danışmanım Yiğit Bulut kardeşimizi Hakk'a yolladık. Karacaahmet'e defnedilecek. Şu anda Kızılcahamam'daki istişare toplantımız vesilesiyle merasime katılamıyoruz ancak teşkilatımız katılacak. Ağır bir rahatsızlık geçirdi. Kendisini ziyaret ettiğimde ağır durumdaydı. Kaderin üstünde bir kader var. Temkinli olduğunu gördük, teslimiyet içinde olduğunu gördük. Mekânı cennet olsun.

12 kahramanı şehit verdik. Milletçe yüreğimiz dağlandı. Metan gazına maruz kalarak şehit olan Mehmetçiklerimize Allah'tan rahmet, ailesine sabır diliyorum. Ebedi dirilik müjdesine inşallah nail oldular. Mekânları cennet olsun.

Dün son dönem insanlık tarihinin en utanç verici hadiselerinden olan Srebrenitsa'nın 30'uncu yıldönümüydü. Boşnak kardeşlerimizin yaşadığı tarifsiz acıyı bugün de paylaşıyoruz. Türkiye olarak bir daha benzer acıların yaşanmaması için ihtiyaç duydukları her anda Bosna Hersek'in ve Boşnak kardeşlerimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Batının gözleri önünde alçakça katledilen 8 bin 372 şehidimizi bir kez daha rahmetle anıyoruz. Tam 22 aydır soykırıma uğrayan mazlum Gazze halkına da dualarımızı gönderiyor, zulme ve işgale karşı yürüttükleri onurlu mücadelede yanlarında olduğumuzu ifade ediyoruz.

Süreç mesajları

Bundan 41 yıl önce 14 Ağustos 1984'te Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçelerinde bölcüü terör örgütü ilk eylemini yaptı. Bu saldırıda 2 askerimizi şehit verdik, 9 sivil vatandaşımız yaralandı. Bölücü örgüt daha sonra saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi, 50 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanuyla sulayan, al yıldızlı bayrağımızı boyayan şehitlerimiz başımızın tacı olacak.

1984'teki ilk eyleminden sonra terör Türkiye'de her geçen gün tırmandı. Nice hükümetler geldi. Her biri terörün kökünü kazıyacağını söyledi. Terör bitirilemedi. Bunda devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı. Beyaz Toroslar bunlardan biriydi, faili meçhuller bunlardan biriydi. Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı yöntemler terörü körükledi, büyüttü. Sadece şehit vermedik, Türkiye terör saldırılarıyla istikrarsız hale geldi. 2 trilyon doları bulan faturayla karşılaştık.
3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiğimizde terör meselesini çok boyutlu ele aldık. Bir yandan mücadele ederken diğer yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutma çabası verdik. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda sessiz devrimler yaparken, dışarıda çok yoğun diplomasi trafiği yürüttük. Savunma sanayimizi geliştirerek silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı kontrol altına aldık. 15 Temmuz'un ardından FETÖ'yü tüm kurumlarımızdan temizledik. Terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık.

Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini kırdı. Irak sahasındaki harekatlarımız ve Suriye'de gerçekleşen 8 Aralık devrimi terörle mücadelede elimizi güçlendirdi. Sayın Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla Terörsüz Türkiye projemizi gerçekleştirmek için bir dizi adım attık Güvenlik birimlerimiz koordinasyon içinde çalıştı. Bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok temkinli süreç yürütüldü. İmralı'nın da çağrısıyla terör örgütü kongresini topladı ve kendisini feshettiğini açıkladı. Dün de örgüt bir merasim yaparak silahlarını bıraktı.

"Bugün yeni bir gündür"

Dün itibariyle 41 yıllık terör belası sona erme sürecine girmiştir. Bugün yeni bir gündür. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün büyük Türkiye'nin, güçlü Türkiye'nin, Türkiye Yüzyılı'nın kapıları ardına kadar aralanmıştır.

1984'ten bu yana Türkiye terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurmuştur. Terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Hiçbirinde başarı sağlanamamıştır. Terörsüz Türkiye projesi bir müzakerenin, pazarlığın, al-ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik. Bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Ancak herkes emin olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onurunu, gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye'nin başını öne eğdirmeyiz.

"Kimse milliyetçiliğimizi sorgulayamaz"

Sayın Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, Türkiye aşkını sorgulamak hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde şahsımın ve burada olan ve olmayanlarla birlikte AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini kimse sorgulayamaz. Bu kimsenin hakkı da haddi de değildir.

Biz Sayın Bahçeli ve kadrosuyla beraber Terörsüz Türkiye için canımızı, kanımızı, tecrübemizi, hayatımızı ortaya koyduk. Biz Türkiye'nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmayız. Tüm çabamız Türkiye'nin hayrınadır. Türkiye'nin hayrına olmayan girişimlerin tam karşısında görürsünüz. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın, kimse endişe etmesin, kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz, milletimiz için yapıyoruz, istiklalimiz için, istikbalimiz için yapıyoruz.

"En çok onları rahatsız ediyor"

Bugün bazı gerçekleri açıkça konuşmak mecburiyetindeyiz. Terör en başından itibaren karşıtlarıyla bir sektör, ekosistem oluşturdu. Terör eylemlerinden, terör tarafındakiler nemalandığı kadar terör karşıtları da nemalandı. Milleti tehdit ettiler, istikrarsızlığı körüklediler. Onlar bugünlerde kendilerini belli ediyorlar. Terörün bitiyor olması en çok onları rahatsız ediyor, çünkü rant kapıları kapanıyor. Tezgâhları bozuluyor, ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Ortalığı bulandırmak, zihinleri karartmak için yoğun gayret içindeler. Milliyetçiyiz, vatanseveriz diyorlar ama sevinemiyorlar. Bugün terör biterken terör istismarı da bitmektedir. Milletimin sahte kahramanları görmesi en büyük arzumuzdur.

Hükümet, AK Parti kadroları olarak son 23 yıldaki mücadelemiz, içerideki ve dışarıdaki baskılarımız neticelenme yoluna girmiştir. Türkiye kazanmıştır, milletim kazanmıştır. 86 milyon her bir vatandaşımız kazanmıştır. Birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, devletimize, milletimize, huzurumuza, devletimizin onur ve gururuna kast eden ve kast edecek hiçbir girişimin içinde olmayız, böyle girişimlere asla müsaade etmeyiz.

"41 yıllık parantez kapanmaktadır"

41 yıllık parantez kapanmaktadır. Her bir cadde, sokak ay yıldızlı bayrak ile donatılmalıdır. Biz tarih sahnesine dün çıkmış bir millet değiliz. Her zamanda hem de zeminde uzun bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. Türklerin İskitler ve Sakalar ismiyle tarih sahnesinde olduğunu biliyoruz. 751 yılında Türkler kitleler halinde İslam ile tanıştılar. O günden itibaren Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince de en çok Türk akla gelir.

“Şam, Diyarbakır, Mardin, Musul, Süleymaniye, Erbil, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir”

Malazgirt, Kudüs'ün fethi, İstanbul'un fethi, İstiklal Savaşı Türk, Kürt, Arap ve nice halkların ortak zaferleridir. 1001 Gece Masalları'nın Bağdatı'nı Türk-Kürt-Arap inşa etmiştir. Şam, Diyarbakır, Mardin, Musul, Süleymaniye, Erbil, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir. Bizler ittifak yaptığımızda atlarımızın rüzgarı Çin denizinden Adriyatik'e serin esintiler yaydı. Atlarımızın şahlanışından coğrafyaya huzur yayıldı. Kılıç şakırtıları bu bölgeye barış getirdi.

Açın tarihin sayfalarına bakın. İttifak yaptığımızda atlarımızın, kılıçlarımızın, kalkanlarımızın, tekbirlerimizin önünde hiç kimse duramadı. İttifak yaptığımızda medeniyetimizle, sanatımızla, refah seviyemizle hiç kimse yarışamadı. Türk, Kürt, Arap bir aradaysa, birse, beraberse işte o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır.

"41 yılda terör baronları, terör sektörü kazandır"

Bugün Gazze'de Filistin'de tarihin en barbar soykırımı icra ediliyor. Neden? Çünkü Türk, Kürt, Arap bir araya gelip ittifak kuramıyor. Terörün nihai amacı Türkiye'yi bölmek değildir. Türkiye'yi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Ama bize zaman kaybettirdiler, ekonomik kayıp verdirdiler, enerjimizi harcadılar, Türk ile Kürt'ün arasına nifak sokmaya çalıştılar. 41 yılda terör baronları, terör sektörü kazandı. Türk, Kürt, Arap üzerine kirli hesapları olanlar kazandı. Bu kirli oyunu, tezgâhı, nifak hareketini bozuyoruz.

“86 milyon biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz”

Tarih tekerrür ediyor. Türk ile Kürt aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyor. Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs ittifakı, İstiklal Savaşı'nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye'nin şafağı söküyor. Silahlarla değil, şiddetle değil, kavga için değil; muhabbet için, kardeşlik için terör engelini kaldırarak yüz yüze, gönül gönüle konuşacağız. Bu ülkenin her bir vatandaşı ister Türk ister Kürt ister Arap ister Alevi olsun, devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, çatısıdır. 86 milyon biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz.

"AK Parti, MHP ve DEM heyetiyle de bu süreci pişirerek geleceğe taşıyacağız"

TBMM'de komisyon kuracak, sürecin yasal çatısını konuşmaya başlayacağız. Cumhur İttifakı olarak AK Parti, MHP ve DEM heyetiyle de bu süreci pişirerek geleceğe taşıyacağız. DEM heyeti Meclis Başkanımızla dün görüştüler. Meclisimizin sunacağı katkının kritik önemde olduğu kanaatindeyiz. Rahmetli Sırrı Süreyya kardeşimizle ardından Pervin Buldan hanımefendi ve Mithat Sancar beyfendiyle bir araya geldik. Oturduk, konuştuk. Demek oluyormuş. Daha güzel şeyler olacak.
Meclisimizin de bu hayırlı süreci desteklemesini bekliyoruz. Sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, Irak ve Suriye'deki Kürt kardeşlerimizin meselesi de bizim meselemizdir. Onlarla da konuşuyoruz, onlar da çok mutlu. Türkiye Büyükelçisi aynı zamanda Suriye sorumlusu, temsilcisi onlar da Suriye'de toplantıları yaptılar. Oradan verilen mesajlar da çok çok olumluydu. Orada da terör defterinin kapanacağına, birlik ve beraberliğin kazanacağına yürekten inanıyorum.

"AK Parti, MHP, DEM biz en azından üçlü olarak bu yolda beraber yürümeye karar verdik"

Şimdi AK Parti, MHP, DEM biz en azından üçlü olarak bu yolda beraber yürümeye karar verdik. Derdimiz var. Dertliyiz. Derdimiz olduğuna göre el ele verdiğimize göre biz bu engelleri aşacağız. Artık yumrukları sıkmaya gerek yok, kucaklaşacağız, konuşacağız. Birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz.
Türkiye kardeşlikle büyüyecek, demokrasiyle güçlenecek. İstikrarla geleceğe yürüyecek. Çok farklı bir Türkiye'ye en kısa zamanda kavuşacağız. Biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlarız. Çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız. Sular tersine akmaz. Akarsa da gereğini yaparız.

Acıları aşmak kolay olmayacak. Acı hatıraları geride bırakmak kolay olmayacak. Kayıplarımız geri gelmeyecek. Ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan bir daha ayrılmayacak. Annelerimiz gözyaşı dökmeyecek. Evlat acısı yaşamayacak. Ülke ve millet olarak bu irade ve özgüvene sahibiz. Hiç kimseyi üzmeden, kırmadan işin süratle nihatetlenmesi için kolaylaştırıcı olacağız, silah teslimini kurulan mekanizmayla titizlikle takip edeceğiz. Şehit anneleri-babaları ellernizden öpüyorum. Hiç kimse onların mirasına leke süremez."

MHP Lideri Devlet Bahçeli Demirtaş'ın Edirne'deki avukatını aramıştı

MHP Lideri Devlet Bahçeli, PKK’nin silah bırakma töreninin ardından Demirtaş'ın Edirne'deki avukatını aramıştı. Bahçeli Demirtaş’a, "Bu sonucun ortaya çıkmasında katkıları çok değerli ve etkili oldu, bu vesileyle teşekkürlerimi iletirseniz sevinirim” mesajını göndermişti.

Serbestiyet’in ulaştığı bilgilere göre MHP lideri Bahçeli, PKK’nin Süleymaniye’deki silah bırakma töreninin ardından, Selahattin Demirtaş’ın avukatını telefonla aradı.
Bahçeli, Demirtaş’a iletilmek üzere şunları söyledi: “Bu sonucun ortaya çıkmasında katkıları çok değerli ve etkili oldu, bu vesileyle teşekkürlerimi, selam ve saygılarımı kendisine iletirseniz sevinirim.”

Avukatı, mesajı Edirne Cezaevi’ndeki Demirtaş’a iletti. Demirtaş da kendi el yazısıyla Bahçeli’ye bir mesaj yazarak katkılarından dolayı teşekkürlerini, selam ve saygılarını iletti. 

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ: "Erdoğan, AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM Parti’nin ittifakını ilan etti”

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, "Erdoğan, AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM Parti’nin ittifakını ilan etti. Bu ittifakla birlikte önümüzdeki günlerde neler yapacaklarını hep birlikte göreceğiz." dedi.

Özdağ, İzmit ilçesi Kemalpaşa Mahallesi Cumhuriyet Caddesi’ndeki partisinin yeni il binası ve binanın zemin katındaki Zafer Kültür Kafe’nin açılışına katıldı.
Partililer tarafından karşılanan Ümit Özdağ, açıklamalarda bulundu.

Ümit Özdağ, “Buraya gelirken AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasını dinledim. Bu konuşmada Erdoğan, AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM Parti’nin ittifakını ilan etti. Bu ittifakla birlikte önümüzdeki günlerde neler yapacaklarını hep birlikte göreceğiz. Biz neler yapacaklarını biliyoruz. Yapmaya başladıkları zaman Türk milleti de görecek. Size söz veriyorum tek başıma kalsam dahi sonuna kadar bu ittifakın yapacaklarına direneceğim ama biliyorum tek başıma kalmayacağım. Türk milletinin büyük bir çoğunluğu bizim arkamızda, bizim yanımızda olacak. Vatansever AK Partililer, Milliyetçi Hareket Partililer de bizim yanımızda olacak. 

Bu mücadeleyle Türkiye'nin birliğine, dirliğine el sürdürmeyeceğiz. Bundan emin olun asla umutsuzluğa kapılmayın. Aziz Atatürk'ün söylediği gibi ‘umutsuz durum yoktur, umutsuz adam vardır.’ Biz umutsuz değiliz geleceğe umutla bakıyoruz. Geçtiğimiz bin senede Anadolu coğrafyasında büyük badireler atlattık. Bundan sonra da önümüze çıkan zorlukları inşallah aşacağız. Türk milleti hak ettiği zenginliğe kavuşacak. Türk milleti hak ettiği adalete kavuşacak bu düşman ceza hukuku uygulamaları sona erecek” ifadelerini kullandı.

DEM Partili Pervin Buldan: “Yanlış bir yere çekilmesin. Bu ittifak süreç ittifakıdır. Başka bir ittifak olarak algılanmamalı kesinlikle”

DEM Partili Pervin Buldan, Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Erdoğan'ın açıklamasının ardından, "Yanlış bir yere çekilmesin. Bu ittifak süreç ittifakıdır. Başka bir ittifak olarak algılanmamalı kesinlikle. Herkesin çizgisi ve gittiği yol bellidir. Dolayısıyla Cumhur İttifakı'yla birlikte DEM Parti'nin süreç itibariyle ortak yol yürüyeceğinin bir mesajıydı bu" dedi.

İmralı Heyeti üyesi ve TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmayı değerlendirdi.

Buldan, Erdoğan’ın açıklamalarını “ilk kez süreci sahiplenen, yapıcı ve kapsayıcı” bir tutum olarak yorumladı.

Buldan, “Ben açıkçası konuşmayı çok değerli ve çok kıymetli buluyorum. Süreç açısından yapılması gerekenler ve bundan sonra atılacak olan adımlara dair önemli mesajlar vardı” dedi.

Erdoğan’ın, geçmişte yapılan hataların özeleştiri olarak dile getirmesini de önemli bulan Buldan, şunları söyledi:

“Bunun yanı sıra geçmişe dair özellikle devletin yaptığı hataları ve bunu bir özeleştiri şeklinde sunması, faili meçhuller, Beyaz Toroslar, köy yapmalar, Kürtçe konuşmanın yasak olduğu dönemlere atıfta bulunması da bence açıkçası önemliydi. Bütün bunları birlikte değerlendirdiğimizde ben konuşmanın içerik olarak çok olumlu ve kapsayıcı, sahiplenici bir konuşma olduğunu düşünüyorum.”

Buldan, Erdoğan’ın süreçle ilgili artık net bir çizgi ve kararlılık ortaya koyduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: ,

“Bundan sonra olması gerekenlere dair önemli adımların atılacağına dair bir vurgu var. Süreç belli aşamalarıyla devam ediyor. Bundan sonraki aşamalarında -kendisi de ifade etti- konuşarak özellikle diyalogla, müzakereyle, bir araya gelmeyle hem Cumhur İttifakı'nın hem DEM Parti'nin bu anlamda ortaklaşmasıyla bu sürecin ilerleyebileceğini de ifade etti. Bu da önemliydi.”
Erdoğan’ın, “Şimdi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM en azından üçlü olarak bu yolu beraber yürüme kararı verdik” sözlerine de değinen Buldan, bu açıklamanın başka bir ittifak biçiminde değerlendirilmemesi gerektiğini belirtti.

İttifak açıklaması

Buldan şunları ifade etti: “Yanlış bir yere çekilmesin. Bu ittifak süreç ittifakıdır. Başka bir ittifak olarak algılanmamalı kesinlikle. Herkesin çizgisi ve gittiği yol bellidir. Dolayısıyla Cumhur İttifakı'yla birlikte DEM Parti'nin süreç itibariyle ortak yol yürüyeceğinin bir mesajıydı bu. Elbette ki biz DEM Parti olarak bu sürecin tam merkezindeyiz ama çözmesi gereken de Cumhur İttifakı'dır. Dolayısıyla böyle bir birliktelik, ortaklaşma anlamlı olacaktır. Bence bunun adına süreç birlikteliği diyelim. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından verilen mesaj, bu birlikteliğin süreç itibariyle olacağının da bir sinyaliydi.”

Buldan, konuşmanın sürecin hızlanacağına dair bir işaret olduğunu belirterek, “Zaten bizde komisyonun kısa zamanda kurulacağı bilgisi vardı. Kendisi de bugün ifade etti. Çok uzatmadan bence her türlü adımı en kısa zamanda atmak gerekiyor. Süreç biliyorsunuz uzadıkça, zamana yayıldıkça provokasyonlara ve farklı girişimlere sebep olabilir” diye konuştu.

Komisyonun kurulmasının sürecin önemli bir aşaması olacağını belirten Buldan, “Tabii ki komisyon bunun belli bir aşaması. Komisyonun somut olarak kurulmasıyla birlikte çıkarılacak olan yasaların hızlıca komisyonda belirlenmesi ve Meclis’in açılmasıyla birlikte de bunların kanunlaşması, hayata geçmesi önemli” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın uzun bir aradan sonra ilk kez açık bir özeleştiri yaptığını vurgulayan Buldan, şöyle konuştu:

“Faili meçhul cinayetler Türkiye Cumhuriyeti'nde hep var oldu. AKP'den önce de vardı, AKP döneminde de vardı. Bence bundan sonrası için bakmak lazım. Eğer bu bir özeleştiriyse bundan sonra faili meçhul cinayetler, kayıplar, yargısız infazlar gibi meselelerin artık Türkiye'nin gündeminden çıkması gerekiyor. Bu konuda verilen uzun soluklu mücadeleler var. Cumartesi Anneleri, kayıp yakınlarının verdiği mücadeleler var. O konuda da bence adım atılması gerekiyor. Hala taşı, toprağı olmayan, mezarı olmayan çocuklarına kavuşmak isteyen anneler var. Dolayısıyla bütün bunları birlikte değerlendirdiğimizde hem geçmişe ama bu süreç içerisinde de bunları da gözeterek belki kurulacak olan komisyon içerisinde bunun tartışması yapılarak o konulara da el atmanın zamanı geldi.”

Suriye’deki Kürtler

Erdoğan’ın Suriye’deki Kürtlerle ilgili açıklamalarına da değinen Buldan, şu değerlendirmede bulundu:

“Suriye'yle ilgili zaten görüşmelerimiz var” sözünü hatırlattı. Erdoğan’ın, sınır dışındaki Kürtlere dair ifadelerini olumlu bulan Buldan, “Şu önemli, sınırların dışındaki Kürtlere gönderme yapması, bizim meselemiz demesi, Orta Doğu'da Kürt meselesine politika belirleyenin merkezinde Türkiye olacağına dair işaret vermesi önemli ama Suriye ayrı bir yer.”

Suriye meselesinde hâlâ çözülmeyi bekleyen sorunlar olduğunu vurgulayan Buldan, son olarak şunları söyledi:

“Suriye Rojava'da özellikle birkaç gündür basına yansıyan ve bizim okumalarımızdan çıkardığımız Suriye meselesinde hala çözülmesi gereken bazı meseleler var. Bunlarla ilgili de önemli gelişmeler olursa eğer en azından Suriye'de yaşayan Kürtler açısından meselenin artık bir şekilde çözülmesi gerektiğini ben de ifade etmek isterim. Suriye'de, Rojava'da yaşananlar bütün Kürtleri etkilediği için bir an önce orada da çözüme gitmek gerekiyor.”

İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu: "Saray'ın, İmralı'nın yolundan yürüyenlerin Cumhuriyet'i yok etmesine müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz"

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Edirne’de bulunan Lozan Anıtı önünde açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, şunları kaydetti:

''Büyük Türk milleti; sırtımı dayadığım arkamdaki bu anıt, Lozan Anıtı’dır. Anıtta 3 tane sütun vardır. Sütunlardan biri Anadolu’dur, biri Trakya’dır, diğeri ise ayak bastığım bu toprak Karaağaç’tır. Bu anıt, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, onun tapu belgesi olan Lozan’ı anlatır. Bu üç sütunda,
Türk milletinin hürriyet ve istiklali için akıttığı üç kutsal değer vardır. Onlar kandır, terdir, gözyaşıdır. Haddini bilmezce ve yarınlar yokmuşçasına, bu üçüyle derdi olanlar bu sözlerimi çok ama çok iyi dinlesinler. Gittikleri yolda, kuşandıkları makam ve sıfatlarla, kendilerini dokunulmaz, hesap sorulmaz zannediyorlar. Yaptıkları için hiçbir bedel ödememeye alıştılar. Yanılıyorlar. Dilerim bu yanılgılarını anladıklarında hiç kimse için çok geç olmaz! Çünkü Türk milletinin sabır taşı artık çatlamıştır. Türk milletine baş olmanın kuralları vardır. Türk milletine baş olmanın bedelleri vardır. Ve Türk milleti, kendisine ihanet eden başları hiçbir zaman affetmemiştir.
 
Bu büyük millet azınlık haline getirilmek isteniyorsa, buna dur diyecek neferler de sahneye çıkmak mecburiyetindedirler. Türk devletinin; sınırlarına, rejimine, üniter yapısına İlkelerine, diline ve en önemlisi milli kimliğine onu kuran ve kurtaran Türk milletinin maddi ve manevi varlığı üzerine yemin etmiş olan AK Parti Genel Başkanı kendisini kapalı salonlarda, mizah dergisi sahneleri gibi alkışlayan aklını yitirmiş güruhların büyüsüne kapılmamalıdır. O salonlarda kendisine şu soruyu sormazlar.

''Türk tarihi, hiç kimsenin ortakçı arayacağı, babasının tarlası değildir''

Ben bu anıtın önünde soruyorum. Türk tarihi, hiç kimsenin ortakçı arayacağı, babasının tarlası değildir. Türk devleti, hiç kimsenin hisse alıp satacağı şahıs şirketi değildir. Türk kimliği, kimsenin oyuncak sanacağı yapboz tahtası değildir. Türk tarihi ise köksüz, nesepsiz, şahsiyetsiz düşüncelerle silinip yazılabilecek bir mecra değildir. İyi dinle efendi! Senin, namusun ve şerefin üzerine defalarca ettiğin yemini aymazca çiğneyecek kadar mezhebin geniş olabilir. Biz ise buna rıza verecek, sessiz kalacak, senin uydurma tarihine piyon olacak kadar alçalamayız. Biz Türk milletiyiz. Hamdolsun, elhamdülillah Türk milletiyiz. Kimliğimiz pazarda alınıp satılmadı. Vatanımız, çizim masalarında cetvelle kurulmadı. Oturduğun o makam da sen, Cumhuriyeti yıkasın diye sana emanet edilmedi. Belli ki artık sen onu emanet değil de malın saydığın için kalkıştığın şeyin ihanet olduğuyla da ilgilenmiyorsun. Bil ki yeniden yazmaya kalktığın tarihin ağırlığı altında ezileceksin. Türk’ün tarihini eğip bükmek, hiç kimsenin harcı, hakkı ve haddi değildir.

''AK Parti-MHP-DEM üçlüsünün yanlarına İmralı ve Kandil sefillerini de katarak çıktıkları yol tarif edilmiştir''

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir ulus devlettir. O ulusun adı Türk milletidir. Bunun dışındaki her söz gaflet, dalalet ve ihanet üçlüsünün kollarıdır. Buradan tüm millete, siyasi ve sivil toplum örgütlerine sesleniyorum. Hepimizin önüne bir seçenek konulmuştur. Bu seçenek, AK Parti Genel Başkanı tarafından deklare edilmiştir. AK Parti-MHP-DEM üçlüsünün yanlarına İmralı ve Kandil sefillerini de katarak çıktıkları yol tarif edilmiştir. Bu yol, bizim aylardır gerçek şeceresini ortaya koyduğumuz, sözde 'Terörsüz Türkiye' projesidir.

Aslında olan biten basittir. Yeni kılıflar, isimler ve sözlerle yürütülen Büyük Ortadoğu Projesini yeni hisselerle, yeni pazarlıklarla tamamlama sürecidir. Bu sürecin özü bellidir. Türkiye’yi Türksüzleştirmektir, Türk vatanına ortaklar koşmaktır. Türkiye’yi Cumhuriyet’ten tamamen kopartmaktır. İşte kim bunun karşısında veya yanında olacaktır? Bir takım iyi niyetlerle, bir takım saklı niyetlerle, ya da bir takım belirsiz hesap ve heveslerle kimler bu sürecin yanında yer alacak, kimler bu değirmenin suyuna su taşıyacak. Kimler bu imhaya ortak olacaktır. Milletimizin merak ettiği budur. Herkes kararını vermelidir. Herkes tarafını seçmelidir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü kurduğu devletin tarihinden silmek ve onun kurduğu devleti de sona erdirmek sürecinin neresindesiniz? Bize soruyorsanız söyleyelim. Biz bu sürecin karşısındayız. Canımızın, kanımızın, son damlasına kadar, aklımızın fikrimizin son cevherine kadar, biz bu yolda ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyenleriz. Saray'ın yolundan, İmralı’nın yolundan, okyanus ötesi baronların yolundan yürüyenlerin, 1923’te kurulan Cumhuriyet’i ve 1924’te onun tarihe kazılan tapusunu yok etmesine müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz.

''Allah şahittir ki Türk milleti bu tuzağı da boşa çıkaracaktır''

Aziz milletim; biz bu oyunun neye mal olacağını görüyoruz. Irak’ın kuzeyinde tamamlanan, Suriye’nin kuzeyinde sona yaklaşılan, İran’da düğmesine basılan 4 kantonlu kürdistan projesinin Türkiye ayağı için de dün düğmeye basılmıştır. Bu cüretkar adım, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedinin ucundan bir parça koparma girişimidir. İşte bu yüzden bugün serhat şehrimiz Edirne’de ve Lozan Anıtı önündeyiz.

Aziz milletim; buahval ve şerait içinde daha umutsuzluğa asla yer yoktur. Allah şahittir ki Türk milleti bu tuzağı da boşa çıkaracaktır. Müsterih olun, biz varız, biz bize yeteriz. Oyun ne kadar büyük olursa olsun, milletimizin inanç ve kararlılığı karşısında bu oyunun başarı şansı yoktur. Omuz omuza verip, bu badireyi de atlatacağız. Ama biliyorsunuz kötülük organizedir. Dikkatli olmamız gerekmektedir. Bilin ki iyiler sonunda kazanır. Bu duygu ve düşüncelerle, bir kez de buradan haykırıyorum; Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğiz! Cumhuriyeti yıktırtmayacağız! Türk milletini böldürtmeyeceğiz!Ya devlet başa ya kuzgun leşe! Ne Mutlu Türk’üm diyene.''

Kaynak: ANKA

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın