Dünya

Neden artık kimse Fransız şarabı üretmek istemiyor?

Nesillerin emeği, iklim, ekonomi ve zevklerin değişimiyle sarsılıyor…

1797 yılında, Fransız tüccar Alfred Flinoy, devrim sonrası harap hâlde kalan Château Castelneau'yu satın aldı. O tarihten itibaren ailesi tam sekiz kuşak boyunca Bordeaux’nun kırlarında şarap üretti. Flinoy’un soyundan gelen Loïc de Roquefeuil, 1988’de çiftliği devraldığında “olağanüstü bir mutluluk” yaşadığını söylese de bugün 73 yaşında ve ailesine ait bağların büyük kısmını kendi elleriyle söküyor.

Covid-19 salgını sırasında Roquefeuil, çocuklarıyla veraset konusunda ciddi ciddi konuşmaya başladı. "Bu topraklarda dokuz nesildir çalışıyoruz," dedi. "Ben onuncu nesile ulaşmak istedim."

Roquefeuil'in oğlu ona kesin bir cevap verdi: "Çok karmaşık; yeterince kazançlı değil; Castelneau'yu devralmayacağız. Durmalısın baba."

Sadece Castelneau değil, tüm Fransa'da benzer sahneler yaşanıyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde Fransız şarap üreticilerinin yarısı emekli olacak ve yerlerini alacak yeterli sayıda genç üretici yok.

Şarap bolluğu, talep çöküşü ve üzüm bağlarına para karşılığı veda

Fransız devleti, arz fazlasını kontrol altına almak için, bağlarını söken üreticilere teşvik ödemeleri yapıyor. De Roquefeuil ailesi son iki yılda, bağlarının 36 hektarının 30’unu yok etti. Hükümet desteğiyle yok edilen bu bağların yerine ne ekileceği belirsiz: Ayçiçeği mi, mısır mı, buğday mı aile henüz bilmiyor. Oysa bu araziler, yüzyıllarca şarabın ve geleneğin taşıyıcısı olmuştu.

Garonne ve Dordogne nehirleri, Fransa'nın güneybatısındaki yemyeşil ve engebeli Bordeaux topraklarına, üzümün en çok sevdiği zemin olan çakıl ve kili getirir. Ülkenin süper lüks şarapları olan Fransız Premier Cru Classés'in büyük kısmı, son 50 yıldır moda devlerine ve milyarderlere satılan, bölgeye yayılmış bağlardan gelir. Ancak Bordeaux’daki bağların üçte ikisini, Roquefeuil ailesininki gibi, şişesi 5 ila 45 euro arasında değişen merlot ve cabernet üreten, dördüncü, beşinci ya da dokuzuncu kuşaktan gelen aile işletmeleri oluşturur.

Tatlar değişti, kuşaklar uzaklaştı

Şarap üreticilerinin en büyük rakibi artık başka ülkeler değil, kendi çocukları. Bordeaux’nun klasik şarapları, genç kuşaklar için fazla yoğun, şarabın burukluğunu ve yapısını veren doğal bileşik olarak tanenli ve “yaşlı işi.” Gençler daha çok bira, seltzer, hafif ve meyveli köpüklü şarapları tercih ediyor. Şarap üreticileri, Fransız gençlerinin tapas, happy hour ve atıştırmalıklara artan ilgisinden karamsar bir şekilde söz ediyor. Yaşlılara göre bunlar, ailece kurulan akşam sofralarında peynir, et ve kırmızı şarap eşliğinde geçirilen geleneksel yemek kültürünü parçalayan, tamamen dışarıdan ithal alışkanlıklar.

Château du Taillan’ın 28 yaşındaki varisi Tatiana Falcy ise bir istisna. Ailesinin bağlarına “şans eseri” döndü. Pandemi nedeniyle New York’a taşınamayan Tatiana, evde kalıp şarap tanıtımında çalıştı ve bağcılığa tutundu.

Krizler çağı: Kuraklık, zirai don ve vergiler

Fransa’nın şarap krizi sadece kültürel değil. İklim değişikliği, orman yangınları ve zirai donlar Bordeaux’yu da vuruyor: Sıcaklık artışıyla üzümler daha hızlı olgunlaşıyor, ürünlerdeki şeker yükseliyor, asit düşüyor ve şarapların ömrü kısalıyor. Şaraplar, ömürlerinin ilk beş, altı yılında harika bir tada sahip olsa da artık 50, 60, 100 ya da 200 yıl boyunca dayanamıyor.

Buna ek olarak, Trump yönetiminin ithalat vergileri Fransız şarabını ABD pazarında daha pahalı hale getirdi. Fransa, ihracatının %19’unu ABD’ye yapıyor. %15’lik vergi artışı, sektörü sarsıyor.

Gençler için bir cazibesi yok

Thomas Le Grix de la Salle, Château Le Grand Verdu’yu kardeşiyle birlikte yönetiyor. Ama çocuklarına şarap üreticiliğini önermeyi düşünmüyor: “Ayda 2.000 euro için köpek gibi çalışmak yerine Paris’te finans sektöründe ayda 15.000 euro kazanmak varken neden bağa gelsinler?” diyor.

Aynı tablo her yerde: Gençler başka sektörlere kaçıyor, şarap üretimi ise yaşlanan bir nüfusun omuzlarında çöküyor.

Le Grix de la Salle, “Hayatta başarılı olmak, on daireye ve dört güzel arabaya sahip olup beş yıldızlı otellerde yemek yemek mi? Bilmiyorum. Benim modelim tevazu, sadelik, tutku, miras ve bunlarla nasıl mutlu olunacağını bilmek, aldığımızı gelecek nesillere aktarmaktan mutluluk duymak. Hayatımda ne yaptım? Aldım ve aile malını miras bıraktım. Bunun paha biçilmez bir değeri var.” diyor.

Satılık şatolar

Mali baskı altındaki küçük üreticiler, varlık fonları ve milyarderlerin hedefi hâline geliyor. Kimi bağlar artık sadece ikinci konut, yazlık veya turistik tesis olarak işlev görüyor. “Biz kalite için buradayız. Onlarsa sadece kâr için,” diyor Le Grix de la Salle.

Buna rağmen, bazı yatırımcılar sektöre melek yatırımcı gibi yaklaşıyor. Örneğin İsviçreli milyarder Jacky Lorenzetti, Bordeaux’daki bazı tarihi bağları ayakta tutuyor. Ancak bu tür örnekler nadir ve istisna.

Şarap sadece bir ürün değil, kültürel DNA

Tatiana Falcy’nin dediği gibi: “Burada sadece pazarlama değil, atalarımızdan kalma bilgi, gelenek ve tarih var. Ve geleneğin çöpe atılmaması gerektiğine inanıyorum.”

Gelecek: Yenilik ya da yok oluş

Kıdemli ithalatçı Tim Crakes’in yorumu ise oldukça gerçekçi: “Bugün tüm şarap üreticileri musluklarını kapatsa, yine de onlarca yıl yetecek kadar stok var. Bu sektörde de her sektörde olduğu gibi ya uyum sağlarsınız, ya yenilik yaparsınız ya da yok olursunuz.”

Yeni etiketler, yeni fiyatlar, gençlere hitap eden tadım menüleri ve "buzdolabında kırmızı şarap” gibi deneysel ürünlerle bazı üreticiler hayatta kalmaya çalışıyor.

Makalenin tamamı için: Josephine de La Bruyère, The Free Press

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın